XI: Savaşın sesi

628 82 108
                                    

Savaşın sesi

1. Dalgaya 1 Gün Kala

Anka, tuhaf bir heyecanla karşısında duran harabeye baktı. Buraya en son geldiğinde hiç iyi şeyler olmamıştı.

Kelebekler vadisini bırakmak Tilki ve isyancılar için de kolay olmamıştı. Anka, büyük UVAT araçlarından inen isyan ve direniş askerlerine baktı. Araçlardaki UVAT amblemi demir bir telle kazınmıştı ve ironik bir şekilde şimdi, UVAT'ın yetiştirdiği bu çocuklar, kendi evlerine yani ikiz enstitüye bir kaçak olarak giriyordu.

Kaya'nın akıl almaz planı işe yaramıştı. Vadiyi boşaltmışlar ve ikiz enstitüye dönmüşlerdi. Bu sırada Kaya ve Tilki vadiye saldıracak olan UVAT 4. nesil için vadiye bir tuzak kurmuştu. Ancak Kaya, bu planı Anka'nın onaylamayacağını bildiği için ona söylemedi.

Tüm askerler sayım için bahçeye toplanmıştı.
Bu görüntü Anka'ya enstitüye geri döndüğü günü anımsattı.
Her şey bittiğinde aramızda olan birçok kişi artık aramızda olmayacak, dediğini hatırladı.

Şimdi ise, büyük bir kısımları artık onların arasında değildi.
Şanslı olanlar hayatta kalmayı başaranlar mıydı, işte bu tartışılırdı.

Anka sayımları bitirmek için askerlerin başındaki Kaya ve Tilki'nin yanına gitti.

"Durum nedir?" diye sorduğunda Tilki elindeki kağıdı Anka'ya gösterdi.

Kağıt; çetele tablolarla, isimlerle, yaşlarla ve bu kişilerin kullanabildikleri silah listeleri ile doluydu. Kaya söze girdi:

"Normalde 141 kişiydik. Malüvra, Elçinlerin ayrılması, Elçinlerle olan çatışma ve UVAT 4. nesille olan çatışma yüzünden artık 87 kişiyiz." Anka, başından beri çok fazla arkadaşlarını kaybettiklerini biliyordu. Tilki devam etti:

"İsyan malüvradan önce binlerce kişiden oluşuyordu ancak malüvranın tedavisi bulunduktan sonra isyanın diğer kollarıyla da bütün iletişimimiz kesildi. Bu nedenle sadece kelebekler vadisinde kalmaya karar veren 200 kişilik bir asker topluluğu, 16 yaşından küçük 5 çocuk, ben ve Arslan kaldık."

Anka üzgündü. "Çocuklar bu işin içine girmemeliydi." diye mırıldandı. Hem UVAT ordusunda hem de isyanda birçok küçük çocuk vardı.

Kaya:

"Toplamda 394 kişiyiz." Anka kaşlarını çattı.

"400 kişi bile etmiyoruz Kaya. Bu halde nasıl Dore'yi yeneriz." dedi çaresiz bir sesle.

"Öyle düşünme, dışarıda birçok çete var Anka. Hepsi bizim tarafımızdalar." Anka, çaresizce önlerindeki büyük topluluğa baktı.

"Peki bu kadar asker nasıl sığacak bu küçücük enstitüye. Koskoca vadiye zor sığıyorduk biz."

"Ona bir çözüm bulduk. Direniş çeteleri bize yardım edecek. Tilki isyandaki 150 kişiyi oraya gönderecek kendi çıraklarından biriyle."

"Kollara ayrılacağız yani."

Kaya başını salladı.

"Odalarda ikişerli kalacağız ve sığınağı da kullanacağız. O zaman rahatlıkla sığarız. Planlamaları Şebnem ve Arslan halledecek."

"Peki vadiye ne olacak?" Tilki yamuk bir şekilde gülümsedi ve Kaya'ya baktı.

"Gel bizimle." Anka, enstitünün içine giren Kaya ve Tilki'yi takip etmeye başladı.

Bilgisayar odasına girdiklerinde, Anka neyin döndüğünü anlamamıştı. Kaya, önlerindeki bilgisayarın klavyesindeki enter tuşuna tıkladı ve bir görüntü açıldı.

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorWhere stories live. Discover now