IV. İki Yangın, Beklenen Yılgın, Senin Yanılgın

2.9K 306 71
                                    

IV
İki Yangın, Beklenen Yılgın, Senin Yanılgın
Omens

Şebnem, Elçin'in enstitünün asma kilitle beceriksizce kilitlenen kapıyı kırışını birkaç adım geriden garip bir özlem duygusuyla izledi. Bir sene önce buradaki merdivenlerden son defa inişini yeterince net hatırlamasa da yıllarca UVAT'ta Anka, Kaya ve Ozan ile geçirdikleri zamanlar, yaptıkları antrenmanlar, eğlendikleri yaz günleri zaman içinde zihninde bir cam kadar net hale gelmişti.

Elçin'de ise bu durum tam tersine işliyordu. Kapıyı aralık bırakıp içeri girdiğinde, enstitü binasının koridorlarından son geçişi, alevlerin yükselişi onda tenini ısıtacak ve kalbini tekrar küt küt attıracak kadar gerçekken UVAT'taki huzurlu anıları bir rüya gibi bulanıktı. Enstitünün ağır, beyaz renkli, çift kanatlı kapısı arkalarından çarpıldığında irkildi. Şebnem'e döndü. İşaret parmağı ile hasarlı, çökmüş merdivenleri işaret ederken "Üst... üst kata çıkacağız." diye mırıldandı.

Ozan, Kaya ile konuşmasından sonra elindeki telsizi, önündeki masanın uzak bir köşesine bıraktı. İki gün önce Kaya ile yaptığı konuşma kafasında dönüp duruyordu: Kaya, nefes nefese, dışarıdan gelen silah seslerinin ve konuşmaların eşliğinde "İkiz enstitüde isyancılar her yeri ateşe verdi." dediğinde Ozan kendi UVAT enstitülerinin ıssız ovalarında gözlerini gezdirerek mırıldanmıştı: "Öyleyse yakında bize de gelecekler." Haksız da çıkmadı. Telsizde Kaya ile konuştuğu gece enstitülerinde nöbetçi oydu. Telsizi bırakıp dışarı çıktığında elinde sadece eski bir tüfek vardı. Buz mavisi renklerle boyalı iki binalı enstitü alanında geziniyor, sıkıntıdan tabelaları okuyordu: Laboratuvar, yemekhane, yatakhane, eğitmenlerin alanı. Sonra, Anka'nın birkaç saat önce okuduğu gibi enstitülerin girişinde durmuş ve gözlerini krem rengi bir plakanın üzerine yazılarak enstitü bahçesinin girişindeki tellere zincirlenmiş tabelaya dikmişti: UVAT Karme Grubu, Daphne Enstitüsü.

Aslında Karme grubunun kaldığı Daphne Enstitüsü'ne gelen isyancıların ilk ayak sesleri enstitünün dışındaki çıplak bayırlarda yürüyen kalabalıktan gelmedi. Karme enstitüsündeki UVAT eğitmenleri İkiz Enstitüye isyancıların gelişinden yirmi saat sonra UVAT merkezine çağrıldığında Karme grubu da yalnız bırakılmıştı: Alfa ve Beta takımlarındaki Titanlar ve Julietler gibi. Her şey yolunda giderse UVAT, takımlarını koruyacaktı. Ama çoğu şey Daphne için de yolunda gitmedi. Ayak sesleri, Anka'nın İkiz enstitüye döndüğü gün Daphne enstitüsünde de yükseldi.
Ozan aniden duyduğu bir gürültü ile omzunun üzerinden baktığında onları gördü.

Şebnem, okunu yayına takarak çatıya yattı. Çenesini küçük bir girintide sabitleyip sessizce bahçeyi gözlemeye başladığında Elçin ondan biraz daha geride, çatıda dolaşıyordu. Okları belindeki sabandaydı ve sol elinin parmakları, yere bakan yayını sıkıca kavramıştı. Şebnem sözleri üzerinde iğreti duracak bir sakinlikle ona seslendi: "Bizden nefret etmene gerek yok Elçin. Kötü bir şey yapmadık." Bu sırada yayını biraz gerdi ve Kaya'nın ilerleyerek gözden kaybolduğu orman ile enstitünün beta takımlarına ait olan bahçenin birleştiği noktada bir isyancıyı hedef aldı.

Elçin Şebnem'in yanına yaklaştığında, ayaktaydı, bir oku yayına takmış ve okunun ucunu ayaklarının altındaki bahçeyi gösterecek biçimde konumlandırmıştı. Okunun ucu, enstitünün kenarlarında gezinen bir isyancıyı takip ede ede fırlarken; konuştu: "Sizden nefret etmesem de buraya dönerek bir kahraman olduğunuzu sanmıyorum."
"Yok, ben de böyle sanmanı istemem. İsyancıların buraya geldiği zaman yalnızdınız. Sizi yalnız bırakan, biz, tüm bunlardan sonra döndük ve size ne yapacağınızı söylemeye çalışıyoruz. Ben... bunun nasıl göründüğünün farkındayım."

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorWhere stories live. Discover now