XXIX. İçerideki ve dışarıdaki isyanlar

519 64 103
                                    

İçerideki ve dışarıdaki isyanlar

FLASHBACK

"Egemen'i buraya getirsene. Biraz konuşmak istiyorum." Yağmur kare şeklinde bir madalyonu elinde çevirerek küçük bir odada kadife bir perde ile süslenmiş yatağından kalktı. Yatağının tam üstünde ise küçük, ahşap bir kutu vardı.

"Efendim ondan önce... görüşmeniz gereken biri var." Yağmur, merakla kapıdaki askerin yanına doğru ilerledi. Asker kenara çekilince kumral saçlı, uzun boylu bir çocuk kapının ardında belirdi.

"Ener?" diye mırıldandı. Çocuk, hiçbir şey söylemeden içeri girdi.

"İsyan'ın başını tutuklamışsın nasıl başardın bunu?" Yağmur sinirle güldü.

"Sevgili babam... Takipteler sanırım değil mi?" Ener ciddi bir yüzle odada gezinmeye başladı. Yağmur'un yüzüne bile bakmıyordu.

"Daha en başında ona bu iş için uygun olmadığını söyledim lakin karşı çıktı." Yağmur, söylenenlere sinirlenmişti ancak belli etmemeye çalıştı.

"Seninki kuyruk acısı." dediğinde Ener, kıkırdadı. Fakat Yağmur onun belirginleşen elmacık kemiklerinden sinirlenmeye başladığını fark etmişti. Ener, odanın içinde tamamladığı bir tam turun ardından Yağmur'a döndü.

"Misafirimizi çağıralım mı?"

"Buna sen karar veremezsin." Ener, sert bir bakışla Yağmur'u süzdü. Ardından kapının önündeki askere işaret etti.

"Çağırın." Asker kısa bir tereddütün ardından çadırdan ayrıldığında Yağmur sinirle bağırdı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen!" Ener, Yağmur'u daha da öfkelendirmeye niyetliydi. Yatağın üstündeki kutuyu işaret etti.

"Yaşanan onca şeyden sonra değil Oksana'yı yenmek, İstanbul'u fethetsen yine de ESKİSİ GİBİ GÖRMEYECEK KİMSE SENİ." Yağmur bağırarak yatağının üstündeki ahşap kutuya vurduğunda kutu yere düştü ve parçalandı.

Tüm bu bağırış çağırışların ortasında, iki asker kolundan tuttukları Tilki'yi çadırın içine getirdi. Yağmur, saçlarını arkaya atarak askere baktı.

"Oturtun şunu."

Askerler, Tilki'yi Yağmur'un yatağının altındaki sandalyeye oturttular. Tilki ise az önce kopan kavgayı duymuştu. Şüpheyle Yağmur'a baktı ve onun yanındaki yeni yüzü anlamlandırmaya çalıştı. Ener, huzursuzca kaşlarını çatarak gözlerini Tilki'ye dikti.

Yağmur ise, Tilki'ye yaklaşmıştı.

"Seni görmeyi beklemezdim." dediğinde Tilki ona baktı ancak cevap vermedi.

"Arkadaşların seni neden yalnız bıraktı?" diye sorduğunda Tilki, yutkundu. Az kalsın, bu sözlerde Yağmur'un samimi olduğuna inanacaktı. Yağmur aynı hüzünlü görünen yüz ifadesi ile sözlerine devam etti.

"Ben senin yerine cevaplayayım, çünkü onlara zarar verdin." Yağmur, çadırdaki askere bir işaret verdi. Tilki endişeyle olacakları izlerken bir yandan da güçlü görünmeye çalışıyordu. Askerlerden biri elinde kırmızı bir sıvıyla dolu bardak getirdi. Yağmur göz ucuyla Tilki'ye baktı. Ardından bardağı ona uzattı.

"Senin spesiyalin. Baharatlı ve acı. İğrenç bir şey, ama sadece gerçek yıkılmışlar sever." Tilki, başını sağ yöne çevirdiğinde Yağmur omuz silkti.

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorWhere stories live. Discover now