V. İki Lider Şafağa Doğru

2.7K 312 103
                                    

V
İki Lider Şafağa Doğru
Awaken

Anka ve Kaya sorgu odalarından birinden gelen çarpma sesi ile irkilerek birbirlerine baktılar. İsyancı üzerindeki ilgiyi kaybetmekten hoşlanmadı ve bunu yeterince dikkat edildiğinde kolaylıkla fark edilebilecek bir tedirginlikle karşıladı. Sanki Kaya ve Anka onunla ilgilenmeyi bıraktığında planladığı bir şey bozulacak gibi hesaplı ve dengeli davranıyor, gözleri hızla ikisinin üzerinde mekik dokuyordu: "Beni, sana bir şey söylemem için yolladı. Ben bir elçiyim. Senin Tilki için önemli olduğunu sadece ben biliyorum."

Sesler kesilince kapıdan uzaklaşan Anka isyancının karşısında ayakta dikilen Kaya'ya yaklaşarak sordu: "Neden sadece sen?"
İsyancı Kaya'nın bu sözlerini yanıtsız bıraksa da dudaklarında tuhaf bir gülümseme belirdi. Üzerindeki rengi solmuş, üzeri satenli bir montun kolundan bir kağıt çıkararak Anka'ya uzattığında öksürmeye de devam ediyordu.

Anka tereddüt ettiği bir iki saniye boyunca isyancının yüzünü dikkatle izledi. İsyancı da aynısını ona yapmaktan çekilmedi. Parmaklarının arasındaki katlı kağıt kayıp gittiğinde, Anka hızla notu açtı. Ondan yedi, sekiz santim kadar uzun olan Kaya başını hafifçe eğerek notu onunla okudu:
"Siz UVAT askerlerinin cesareti benim için hep ilham verici olmuştur. İsyanların yanında olmamanız birbirimize ne kadar benzediğimiz gerçeğini değiştirmiyor.
Yıllar önce merkezinizden firar eden efsane liderinizin geri döndüğünü fark etmem çok zor olmadı. Sonunda karşı karşıya gelebileceğim bir rakip! Tanışmak ve savaşmak için sabırsızlanıyorum, Safir Lacivert. Umarım hoş geldiniz hediyemi beğenmişsinizdir,
Tilki."

"Ne hediyesi?"
Anka'nın gözleri şüpheyle kısıldı. İçini dile dökülmeyen düşüncelerin doldurduğu rahatsız edici sessizlik isyancının bir kez daha öksürüp, öğürmesi ile kırıldı. Anka, kağıdı önünden indirerek endişeli gözlerini isyancıya çevirdi. Başını hafifçe eğerek isyancının yüzüne bakmaya çalıştı. Göz pınarlarında biriken kanlı gözyaşlarını gördüğünde Kaya'yı hızlıca kapıya doğru çekti ve bağırdı: "Malüvra. Bu malüvra!"

Neye uğradığını şaşıran Kaya, büyümüş gözleri ile isyancının öksürük krizine girmesini izlerken Anka onu kenara çekmeye çalıştı: "Ne? Ne oluyor?"

"Bir hastalık. İsyanlar bundan dolayı çıkıyor. Tehlikedeyiz derken bundan bahsediyordum." Kaya'yı kolundan tutarak biraz daha uzaklaştırarak kapının yanına getirdiğinde bir elini hafifçe yumruk yapmış düşünceyle Kaya'nın omzuna vuruyordu. "Şey." diye mırıldanırken boğazını temizledi. Neyi anlatacağından çok nasıl anlatacağını düşünüyor gibiydi. Gözlerini hasta isyancıya diktiğinde Kaya gibi dehşet içinde bakmıyordu, daha önce görmüş gibiydi: "Dore'yi biliyorsun, değil mi?" diye sordu. Kaya başını yavaşça aşağı yukarı salladı. Anka, kapıyı açarak onu biraz daha dışarı çekerken zor duyulan fısıltılarla anlatmaya devam ediyordu:

"Bilmiyorum... Dore'deki soyluların aşılı olduğu söyleniyor ama ne kadar doğru bilmiyorum. Hastalığın ismi Malüvra. Bulaşıcılığı çok yüksek değil ama ölüm oranı... Ben... Ben şu ana kadar o hastalıktan iyileşeni duymadım Kaya."
"Ne zamandan beri?"
"Ben UVAT'ı terk ettikten altı ay sonra ilk vakalar başladı. UVAT bu nedenle sizin enstitüden çıkışınızı yasakladı. İsyancılar burayı bulana dek hepiniz karantinadaydınız."
Kaya, gözlerini isyancıya çevirirken mırıldandı: "Artık değiliz."
"Artık değilsiniz."

Şebnem, Pars ve Alara'nın aralarında bağırışarak konuşmaları ikisini durdurdu. Anka, Şebnem'in Ozan'ın adını söylediğini duyunca kulak kesildi.
Elçin kendi sorgu odasından çıktığında haber olup olmadığını sordu. Anka bir Kaya'nın anlamsız bakışlarla liderleri izleyişine bir de sorgu sandalyesinden düşmüş, malüvralı isyancıya baktı; kapının aralığından başını uzatarak. Şebnem yanlarına geldiğinde "İsyancılar." ilk sözleriydi. "Pars ve Alara'nın sorguladığı isyancıya göre Daphne'ye gitmişler."

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorWhere stories live. Discover now