CEHENNEM BEKÇİSİ

623 41 69
                                    

CEHENNEM BEKÇİSİ

Anka, ayaklarını yerde sürüye sürüye ilerlemeye başladı. Kırılan buz sesleri etrafta duyulan tek sesti. Bir an, yıllar öncesinde buldu kendini. İster istemez gülümsedi.

Yeryüzüne günler önce düşmüş olan ilk kar yavaş yavaş çekilmeye başlamıştı. Telefonunun tanıdık melodisiyle duraksadı. Dejavu hissi ile yüzünü buruşturdu.

"Efendim?" diye sordu. Kaya'nın söyledikleri üzerine gözlerini göğe çevirdi. Gökyüzünde beliren dumanlar üzerine başını salladı.

"Geliyor..." Birdenbire sustu. Sonra daha kısık bir sesle. "Geliyorum oraya." diye tamamladı sözlerini. Telefonu kapamadı. Hareketsiz bir şekilde birkaç saniye dikildi. Yanındaki Şebnem'e baktı ve burukça gülümsedi.

Gözünün önüne, UVAT'a dönmeye karar verdiği ilk zaman gelmişti.

Şebnem'in ve kendisinin konuşmaları kafasında tekrar tekrar yankılanıyordu. "Diğerlerini bulmalıyız, Şebnem. Az önce Kaya aradı, enstitü dağılmış."

İsyan'a doğru ilerlemeye başladılar. Anka, konuşmaya başladı. O konuştukça, Şebnem'in kaşları çatıldı, bakışları tuhaflaştı.

"Tüm savaşlar, önce insanların kendilerine yenilmeleriyle başlar." ilk sözleri buydu.

"Ben... UVAT'ta tek amacı adaleti sağlamak olan bir liderdim, Titan lideri. Malüvra varken, o dönemde tek düşmanım İsyan'dı. Şimdi İsyan da Direniş de kalan tek mirasımız. Dore, evim oldu. Sisteme açtığım savaşın ortasında kendimi o sistemi yönetirken buldum. Bunun ne kadar... yıkıcı olduğunu biliyor musun?"

"Sessiz kötüler konuşmaya başladı, bağırdı, çağırdı. Şeytanlar cehennemden taşındı. Titan Lideri, Safir Lacivert, Prenses, Direniş Komutanı Anka, Dore Yöneticisi Oksana... Değişen onca kimlik arasında değişmeyen tek şey benim kanımda dolaşan kan, genlerim. Ama bunların hiçbiri benim kim olacağımla alakalı değil. Kim olduğumla alakalı. Tüm savaşlar kafamızdaki canavarlara yenilmemizle başladı. Daha cesur bir dünya için savaştım."

"Ben de ölümcül miraslarını reddetmek için savaştım."

Anka kıkırdadı. Girişte onları bekleyen Kaya, Yağmur, Poyraz, Tilki, Atlas, Beste, Ozan ve Boğaç'ı fark edince tebessüm etti. Kaybettikleri herkese rağmen, hepsinin mücadele etmek için sebepleri vardı.

"En azından." diye fısıldadı Şebnem, gözlerini Anka'ya çevirerek,"İkimiz de savaşlarımızı kazandık." Anka omuz silkti.

Şebnem, Atlas'ın ona uzattığı tüfeği kavradı. "Ne oldu?" dercesine Anka'ya baktı. Anka, "Hayır." dedi keskin bir sesle.

"Savaş kazanmadık, biz sadece köklerimize geri döndük." diye mırıldandı. Çenesiyle Tilki'yi işaret etti.

Tilki, açıkladı: "Soy sistemlerini destekleyenler, sorun çıkartıyorlarmış. Birkaç kilometre ötedeki arazileri ateşe vermişler."

Anka gülümsedi. "Yeni bir İsyan, diyorsun yani."

"Gidecek miyiz?"

Anka, bu soruyu duyunca Kaya'nın uzattığı keskin nişancı tüfeğini aldı eline, Kaya'dan gözlerini ayırmadan keskin bir sesle konuştu:

"Biz bekçiyiz, gitmeliyiz."

İkisinin de gözleri, aralarında konuşuyormuş gibi birbirlerine kilitlenmişti. Çok eski bir anıyı, eski bir savaşı, eski dostlarını hatırladılar.

Sırasıyla yaşadıkları her şey gözlerinin önünden geçerken Kaya, onlara söylenen eski bir sözü hatırladı. Bir elini Anka'nın omzuna koydu ve "Canavarlar." diye fısıldadı.

Anka, yüzünü buruşturdu; Kaya'ya baktı ve içtenlikle gülümsedi.

"Canavarlar mı? Ne canavarı?"


Serinin Sonu

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorOnde as histórias ganham vida. Descobre agora