X. Başlangıçların ve Sonların Hatırına

1.7K 189 23
                                    

X
Başlangıçların ve Sonların Hatırına
Hurricane

3310 ve dönüşler (italik) 3308

Kaya, yerinde hareketlendi. Sol eli yanındaki komodinin üzerinde hızlıca gezinerek bir su şişesi buldu. Suyu içerken gözlerini görüntüden ayırmadı. Şişeyi buruşturarak yere bıraktığında Anka'nın anlattıklarını ara ara geri de sarıyordu: "Duygu Güneş'in hastalığından dolayı UVAT'tan ayrıldığını hatırlıyorsun değil mi?"
Bu sözler geri sarıp durduğu en önemlilerinden biriydi. Çünkü Kaya, hatırlamıyordu. Dahası yeni öğreniyordu. Duygu Güneş'in UVAT'tan ayrılmasının nedeni bu değildi. O, UVAT'a ihanet etmişti. Anka da bunun farkında olacak ki gülümsedi, elleri çenesinin altından kayarak başını sardığında kıkırdadı. "Bilmediğini biliyorum ama öyleydi, Kaya." diye fısıldadı.
"Duygu Güneş hiçbir zaman UVAT'a ihanet etmedi."

3308

Anka, ikiz enstitünün dört bir yanından yükselen hoparlörleri duyduğunda yayında duran ok istemsizce fırlayarak yere düştü. UVAT'ın tüm Titan ve Juliet takımlarının ok atış alanında çalıştığı bir sabahtı. Tatbikat kamplarının sonlarındalardı.
Ses, UVAT'ın Baş Koçuna aitti:
"Acilen merkez binasındaki konferans salonuna tüm UVAT takımı liderlerinin toplanması bekleniyor." Anka, ok atış alanının diğer ucunda hareketlenen Kaya'nın meraklı gözleriyle göz göze geldiğinde bilmediğini anlatmak için dudak büktü, seslendi: "Acele etsek iyi olur. Gergin gibi."

"Bize söylenenin o olduğunu biliyorum Kaya. Bize verilen ilk vaka buydu." Anka dolmuş gözlerini kameradan kaçırarak iç geçirdi. "Sana o an söylemeliydim bunu." diye mırıldandı. "Eğer o an anlatsaydım aklımdaki şüpheleri... muhtemelen her şey çok farklı olurdu." Kaşları çatıldı. Gözleri tekrar kamerayla buluştuğunda Kaya da yatağından ayrılmış hologramın dibine kadar yürümüştü. "Ama iyi ki de anlatmadım. Bu benim hayatımı kurtarırdı belki ama seninkisi mahvolurdu."
"Nasıl?" diye sordu Kaya. Oradaki Anka'nın cevap vermeyeceğini biliyordu. Ama kulübesinin küçük penceresinde görünen, soluk ışıklarının hala yandığı kulübeye gittiğinde ona sorabilirdi.
"Biz hala, resmen UVAT askeri olmadığımız için birinci nesil görevdeydi. Ama ikiz enstitüyü boşaltmışlardı. O günleri hatırlıyorsun değil mi?"

"Liderler. UVAT 1. Nesil bugün son defa sahadaydı ve büyük bir saldırıya uğradı." Anka'nın dudaklarından bir "Ne" fırladı. Karşısındaki Kaya'nın kaşları çatıldı. Yanındaki Alara, ANka'nın omzunu tutarak Kaya'nın yanındaki Pars'a döndü. Pars, yerinde rahatsızlıkla hareketlendiğinde masanın başında oturan UVAT'ın Baş Koçu ellerini birleştirerek masaya eğildi.
"Bugün sabah altı sularında oldu. Yaralananlar vardır. Dahası, bu saldırının arkasında da bir UVAT askeri var. Uzun bir süre önce birinci nesilden ayrılarak eğitmen olarak çalışmaya başlamıştı. Elimizde onlardan bir not da var."
Kaya, Baş Koç'un bunları söylerken önlerine sürdüğü vaka dosyasını aldı. İlk sayfasını açtığında dehşet içinde geri çekilmiş ve karşısındaki Anka'ya bakmıştı. Pars, dosyayı ondan kaptı. Dosyadan çıkardığı küçük bir kağıdı Alara ve Anka'nın önüne kağıda bir fiske vurduktan sonra sürdü. "Geliyoruz." yazıyordu.
Saldırının arkasındaki birinci nesil askeri, kim olduğunu ilan etmekten çekinmemiş ve altına imzasını da bırakmıştı: "Duygu Güneş." Anka yüzünü buruşturdu. Başını hayır anlamında sallarken tiksintiyle kağıdı kendisinden uzaklaştırmıştı.
"Duygu Güneş, UVAT hakkında gerçek olmayan bazı teorilere inanıyor. UVAT'ın içinde bir isyan çıkartma peşinde. Bundan böyle ilk vakanızı alıyorsunuz. Duygu Güneş'i bulmalı ve UVAT'a teslim etmelisiniz."

"O gün. Şebnem, sen ve ben ikiz enstitünün bahçesinde oturuyorduk ve Ozan da Daphne enstitüsündeydi. Onunla görüntülü konuşmuştuk. Sonra odalarımıza döndük."

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorWhere stories live. Discover now