XII. I. Dalga

648 77 146
                                    

I. Dalga

UVAT 4. Nesil'in koyu renkli ve yüksek korkutucu araçlarının en yükseğinden kumral saçlı, buğday tenli bir kız atladı.
Arkasındaki askerler hızlandılar ve kızı arkalarında bıraktılar. Kızın gözleri ise ufka takılmıştı, bir tuhaflık seziyordu.

Öndeki askerlerden uzun boylu esmer olan kıza döndü ve "Yağmur, hadi!" diye bağırdı.
Yağmur, adımlarını hızlandırarak diğerlerini yakalamaya çalıştı ama içinden bir ses bir şeylerin ters gittiğini söylüyordu.

Şu anda bulundukları yerde vadinin ışıklarının ve çadırların üst kısımlarının seçilmesin gerekirken Yağmur hiçbir şey göremiyordu.

Sonunda yakaladığı asker kalabalığının içinde az önce ona seslenen çocuğu aramaya başladı.
"Abi, neredesin?" diye mırıldandı. Kalabalık yüzünden ilerlemek zorunda kalıyorlardı.
Askerlerin arasında zorlukla hareket ederken gördüğü herkese "Abi mi gördün mü?" diye soruyordu.

Askerlerinden biri "Ön tarafta!" diye bağırdığında Yağmur'a, Yağmur öne baktı ve vadinin tamamen boş olduğunu gördü.

Bu sırada aynı tuhaflığı sezen askerler de yavaşlamıştı.

"Durun!" diye bağırdı Yağmur ama nidaların arasında sesini duyuramıyordu.

"Durun dedim size! Bu bir emirdir!" Yağmur'u duymayı başaran birkaç asker durdu ancak öndekiler ilerlemeye devam ediyordu.
Yağmur telaşla öne atıldığında zemin büyük bir gürültü ile yankılandı.

Gökyüzü anlık bir ışıkla aydınlanırken Kalabalık geriye doğru atılmıştı ve zemin ayaklarından kaymıştı. Yağmur, kulaklarını sağır eden sese zorlukla karşı koyarak ayağa kalktı ve ön tarafa koşmaya başladı.

Ondan biraz büyük bir çocuğun yanına koştu ve göz yaşlarıyla ona baktı.
"Abi..." Yağmur'un başına toplanan askerler telaşla Yağmur'a bakıyordu. Yağmur abisini sarsarak uyandırmaya çalışsa da fayda etmemişti.

Sonunda, Yağmur ayağa kalktı.
"Bana Boğaç'ı çağırın." Askerler açıldığında diğerlerinden daha farklı giyimli, asker üniformasına benzeyen arkası kuyruklu takım elbiseli yakışıklı bir çocuk Yağmur'un yanına geldi.

Ciddi ama yumuşak ve sinir bozucu derecede sakin bir sesle,
"Problem nedir?" diye sordu.

"Problem mi? Problem mi ne! Bizi oyuna getirdiler, abim öldü Boğaç." Boğaç, gözlerini yere indirdi ve aynı tuhaf ses tonuyla konuştu:

"Ne yapabilirim?" Yağmur sinirden delirmişti. Boğaç'ın yakasına yapıştığında askerler birkaç adım geri çekildi.

"Bana, Dore A'3300'ü getireceksin." Saçma derecede sakinliğini koruyan Boğaç Yağmur'un yakasındaki ellerini aynı sakinlikle çekti.

"Hayır, getiremem. X timinden silah getirmek için Yekta'nın imzalı iznine sahip olmam gerek." Yağmur bir iki adım daha atıp korkunç derecede açılmış gözleriyle baktı Boğaç'a.

"Öyleyse Boğaç, silahları çal. Dore'den değil misin? Bir şekilden yapacaksın ve biz de bu tuzağın intikamını alacağız."
Boğaç yutkundu ve kravatının düzeltti.

"Sanırım birkaç şey deneyebilirim."

"Son olarak DNA'3400'ü de istiyorum." Boğaç, Yağmur'un söylediklerini duyduğunda istemsizce kahkaha attı. Ancak saniyeler içinde tekrardan ciddileşti.

"Üzgünüm, ama siz DNA'3400'ü değil, kendinizi öldürtmeyi istiyorsunuz. DNA'3400 Yekta'nın bile imza yetkisinde değil." Yağmur omzunu silkti.

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorWhere stories live. Discover now