XI. Tüm Çıkmaz Sokaklar

1.7K 228 16
                                    

XI
Tüm Çıkmaz Sokaklar
In the Air Tonight

3310 ve dönüşler 3309

Kayıt kapanıp tekrar açıldığında Anka için aradan uzunca bir süre geçmiş olmalıydı. Masanın yeri değişmiş, arkası eskisi gibi siyah perdeli küçük bir pencereye değil eski bir duvara bakıyordu artık. Anka, kısalmış saçlarla ve daha belirgin göz torbaları ile kameranın başına geçtiğinde eskisinden de gergin görünüyordu. "Pekala." diye fısıldadı. "Kaydın bu kısmını erteledim. Hem de çok. Öyle ki sona yaklaşıyorum ve bu, beni kayıta devam etmeye zorluyor."

Dışarıdan gelen bir gürültü ile irkildi. Yutkundu. "İsyanlar." diye fısıldadı. "Orada da başladı mı?" Kaya, saçlarını karıştırdı, yüzünü ovuşturdu. Artık odanın içinde volta atarken Anka'yı dinlemeye devam ediyordu.

"Anıl Sarp Deniz ile araştırmam baya devam etti aslında. Başta çok az buluşuyorduk. Bana Duygu'nun bulduğu birkaç şeyi anlatıyordu. UVAT'ın kurulduğu dönemi biliyorsun. Soy sistemleri kara korsanları ile savaşıyordu. Bu dönemde, yaşanan birkaç önemli olaydan bahsetti Duygu Güneş. Bir Dore prensesinin Dore'den kaçışından. Bu, Dore sessizliğe gömülüp kendini kapatmadan önce yaşanmış. Prenses, o dönemde Dore'nin aradığı suçluları Dore'den koruyan bir örgüte sığınmış. İsmi de Al'mış. UVAT kurulduğu dönemde Al tarafından desteklenmiş. Bunların peşindeyken bunları senden hep sakladım Kaya çok özür dilerim. Ama sana açıklamak üzereydim. Yemin ederim. Al'ı, kayıp Dore prensesini öğrenir öğrenmez sana anlatmaya karar verdim ama, o olay yaşandı işte."

Kaya, afalladı. Ellerini saçlarından indirerek omzunun üzerinden Anka'ya döndü. Anka zorlukla gülümsemeye çalışırken dudakları kıpırdadı ama sesi çıkmadı. Ne var ki Kaya, dudaklarından onun ne demek istediğini anladı: "İkizler vakası."
"Zaten Duygu Güneş'ten sonra aldığımız ilk vakaydı."

3309

"Son olarak, UVAT 2. Nesil, Yetenek Tespit Kampınıza 3 günlük bir aradan sonra sevk edileceğiniz bölgelerd Anka, içinde bulunduğu ihtişamlı salonu hayretle izledi. Birçok UVAT kıdemlisi ile dolu olan uzun masaya yaklaşmadan önce gözlerini duvarları boydan boya süsleyen UVAT sembollerinde gezdirdi. Sonunda arkasındaki bir UVAT merkez askeri onu sertçe masaya doğru ittirdi, sendeledi. Masanın başındaki keskin gözleri ile kendisini süzen kısa saçlı, otuzlu yaşlarındaki kadınla, UVAT'ın o dönemki yöneticisi ile göz göze geldiğinde kadının kaşları önce hafifçe çatıldı. Sonra, yukarı kalktı ve dudakları şaşkınlıkla aralandı.

"Kendini tanıt."
"Ben Anka Sonay, efendim."
"Anka, yani Simurg kuşu, değil mi?"
Anka kadına tuhaf, anlamsız bir bakış atarak başını yavaşça aşağı yukarı salladı. Kadının ona karşı olan tavırlarının saldırganlaştığını hissettiğinde bir iki adım geriledi.
"İkizler vakasını nasıl çözdüğünden bahset bize. Yaptığın zekice hamleler bizim için çok değerliydi. Her ne kadar trajik bir sonla bitse de ikimiz de biliyoruz ki daha kötüsü olabilirdi."

"Süreçleri bildiğinizden eminim. O, benim için değerli biri. Korumak için risk almak zorundaydım." Anka güldü. "İnanın yerinde başka birisi olsa bu kadar cesur olamayabilirdim." diye itiraf etti. Sonra dudaklarını stresle kemirerek suskunlaştı. Aynı kadın, "Sana onur ödülü, bugün öğleden sonra verilecek." dedi. Anka, o kadın ve masadaki diğer UVATlıların birkaç övgüsü eşliğinde yanlarından ayrıldı. Başkanın solunda oturan kırklı yaşlarındaki bir adam başkana döndü.
"İyi misiniz efendim?"
Kadın, kızıl kısa saçlarını kulak arkası ederken "Anka Sonay'ın dosyasını istiyorum." diye emretti.
Düşünceli bir şekilde tırnaklarını masaya vurup durdu. Eskiden gördüğü ve peşini bırakmayan gözler ona ait ise bu onun ölüsünü de dirisini de başlarına bela yapardı.

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorWhere stories live. Discover now