Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...
Çok korkuyordum ve beni kaçıran adamın beni saran kollarından medet umuyordum. O da bu aciz halimi anlamışçasına, yardım isteğimi geri çevirmiyor, daha da sarmalıyordu beni kollarıyla.
Sonra ani bir fren sesi Ali ve beni koltukların üzerine savurdu, Bana bir şey olmadı ama Ali'nin kolu kapı demirine sertçe çarpmıştı. Ama bunu önemsemedi. O kolunu bana siper etmeseydi, o sertlikte başımı vurmuş olacaktım. Teşekkür mü edecektim bunun için. Başıma gelenlerin sebebi kendisiyken. Kendimi çekebildiğim kadar uzaklaştım ondan. Kollarını sonunda serbest bırakmıştı.
"İyi misin?" diye sordu, gözleriyle kısa bir an vücudumu kontrol etti. Onun sorusuna başımı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim ve ayağa kalkmaya çalıştım. Kolumdan tutup yardım etmek istedi ama izin vermedim. Ellerimi bantlamasaydı, bunların hiç biri olmayacaktı. Ona bakmıyordum ama sinirlendiğini, öfkeyle verdiği nefesinden anladım.
"Arabada kal. " dedi sertçe. Ona doğru bakıtm bu sefer. Çattığım kaşlarımla arabadan inişini izledim. Kal dedi diye burada böyle duramazdım. Belli ki bunların başkalarıyla bir derdi vardı ve bunun benimle bir alakası yoktu. Hatta bu benim için bir fırsat olabilirdi. Kendimi bu tehlikeden uzaklaştırmam gerekiyordu.
Sırtımı çevirip arabanın ön camına baktım. Az önce birbirlerini öldürmek için mermi yağdıran adamların, şimdi gayet normal bir şekilde konuştuklarını gördüm. Ali'nin sırtı bana dönük, diğer iki adamı da tam yanında duruyordu.
Hava kararmış, etrafta beni onlara fark ettirecek bir şey yoktu. Sadece sessiz olmam gerekiyordu o kadar. Yavaşça arabanın sürgülü kapısını açtım. Yüzüme vuran soğuk hava ürpermeme neden oldu. Ellerim bağlıydı, üzerimde kabanım yoktu ve hava çok soğuktu. Yine de kaçmak için güzel bir andı.
Kapıyı açtıktan sonra birkaç saniye beni duydular mı diye bekleyip aralarındaki konuşmayı dinledim.
" Siz bizim kim olduğumuzu bilmiyor musunuz?" Duyduğum Ali'nin sesiydi. Öfkesini buradan bile hissedebiliyordum.
"Burası bizim alan Ali, sorgusuz sualsiz gelirseniz böyle karşılamalar olur, biliyorsun raconu" adam elleri cebinde, büyük bir kibirle üstten üstten konuşuyordu Ali'yle.
" Başlatmayın lan raconunuza, bölgenizde kardeşim bıçaklanıyor, üzerime mermi yağdırılıyor. Bunun sonu hiç iyi bitmeyecek." dediğinde tabancanın kabzasının eline oturup oturmadığını tekrar kontrol etti. Tek bir hareketle ateşleyecekti mermiyi.
Gerilen ortam burada daha fazla kalmamam gerektiğinin işaretiydi. Yavaşça indiğim arabanın kapısını kapatmadan, arkasına geçtim. Başımı uzatıp, tekrar kontrol ettiğimde konuşmalarına devam ediyorlardı. Tam o sırada Ali'yle konuşan adamın gözleri beni buldu. Birkaç saniye bana baktıktan sonra dikkatini tekrar Ali'ye verdiğinde ne olduğunu anlayamadım. Ya beni görmemişti, ya da gitmeme izin veriyordu. Belki de bu adamlar iyiydi. Ama Ali'nin de kötü biri olmadığını düşünüyordum. Sonuçta Hakan'ın abisiydi. Hakan iyiydi. Tanımıyordum ama iyiydi.
Adamın beni görmüş olması, heyecanımı artırmıştı. Düşünceler arasında nereye gittiğimi bilmeden yol boyunca yürüyordum ki a an verdiğim hızlı bir kararla yavaş yavaş refüje doğru yürüyüp, otoyolun yanındaki toprak araziye girdim ve var gücümle koşmaya başladım. Nereye doğru koştuğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Bağlı olan ellerim yüzünden koşarken birkaç kez düşmüş, dizlerimi yaralamıştım. Soğuk havada, üstümde sadece bir kazakla, kuru arazide öylece koşuyordum. Uzaklaşmak bile yeterliydi benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK ŞEHİR
General FictionBir mafya hikayesi... YAYINLANMA TARİHİ: Şubat 2021 © HER HAKKI SAKLIDIR ©