78. BÖLÜM ♦ I. KİTAP SONU

2.7K 158 123
                                    


Keyifli okumalar...

^^

Henüz doğmamış, hatta içimde varlığı bile bulunmayan kızımızın ismini anarak geçirdik bir haftayı. Hakan her konuşmamızda Rüya'mızdan bahsediyor, onunla ilgili hayaller kuruyordu. O kadar hevesliydi ki, bir şeyler ters giderse toparlanması imkansız olacaktı. Bunu her ne kadar Hakan'a yansıtmak istemesem de içimdeki kaygı git gide büyüyordu. Onun bu hayalini gerçekleştirebilir miydim?

Özlem Hanım ilaçları değiştirdiğinden beri uykuda kalma saatlerim gerçekten artmıştı. Hakan diğerlerinde olduğu gibi bu ilaçları da bir sürü doktora göstermiş, Aylin'de aynı şekilde Ankara'dan bir çok doktorla iletişime geçmişti. Bir sorun yoktu. Gerçekten iyi gelmişti. Plasebo etkisi olabilir diye yorumlamıştı iyi gidişimi Özlem Hanım. Ben iyileştiğimi düşündükçe bana sürekli 'Daha yolun başındayız, hiç bir şey bitmedi' diyordu. Bu sözleri bile moralimi bozamıyordu. Çünkü iyileşmeme çok az bir zaman kalmıştı. Hissedebiliyordum. Öyle olmalıydı. Acelem vardı. 

"Önce etleri koyacaksun, etler bir güzel piştikten sonra soğanı ekleyeceksun anladun mi?" Fadime teyzenin sorusuyla burnumu sertçe çekip başımı yukarı kaldırdım. Gözlerimdeki yaşlar bir bir yanaklarımdan süzülüyordu. 

"Anladım Fadime teyze beşinci anlatışın bu" dedim. Elimde yarısını doğrayamadığım soğanla kalakalmış, gözlerimin acısından ne yapacağımı bilemiyordum. Sonra yüzümde hissettiğim soğuk suyla birden irkildim. 

" Mavi gözlerun kıpkırmızi oldi. Bırak bunu bari ben yapayum kizum" derken, avucuna doldurduğu sularla yüzümü yıkamaya başlamıştı.

"Olmaz. Hakan'a kendi ellerimle yemek yapmak istiyorum. Her şeyini kendim hazırlamam gerek" deyip kaçıncı olduğunu sayamadığım yardım isteğini geri çevirdim. Sadece burada durup yanlış bir şey yapmamı engellemesi yeterliydi benim için. 

Hakan bu sabah Ankara'ya gitmiş, arazi ile ilgili gelişmeler olduğunu söylemişti. Araziyi almadan rahat edemeyecekti. Öylesine söylediğim bir söz, Hakan için bir umut olmuştu sanki. Benim sıkıntılı günlerim yüzünden yaşadıkları ve dışa vuramadıkları düşüncelerini, bu fikir sayesinde geri plana atabilmişti. Son bir haftadır düşündüğü tek şey arazi ve Rüya'mızdı. Birlikte yaşayacağımız güzel bir gelecekti. Ona hayal ettiği geleceği vermek en çok istediğim şey olmuştu benim de. Tek hedefim.

O gittiğinden beri ben de akşam sürprizi hazırlamakla meşguldüm. İlk defa onun için bir şeyler yapacaktım. Ve her dokunuşun benim olması gerekiyordu. Fadime Teyze'nin direktifleriyle Hakan'ın en sevdiği tatları yakalamak için çabalıyordum. 

"Bu kadar uğraşmana gerek yokti kizum. Hakan senin elunden zehir olsa içer, yer. Seni çok sevdiği, bakışlarına bile yansıyor." derken kendini koltuğa bırakmıştı Fadime Teyze. Ben de hazırlığını tamamladığım yemekleri pişmesi için ocağa koyduktan sonra gelip karşısına oturdum. 

"Biliyorum" dedim içten bir şekilde gülümserken. "Ben de onu çok seviyorum. Onun için dünyanın en güzel şeylerini bulup, ona sunmak istiyorum. Her şeyin en iyisine sahip olsun istiyorum. Mutlu olmayı çok hak ediyor. " 

"Öyle kizum. Bakma böyle güçlü durduğuna. Kanının en deli aktığı zamanlarda rest çekti babasuna. Annesini de geride birakup, benim oğlanla çekti gittu. Reddettu babasinun karanlık hayatuni. Hiç sevmezdu. Babasunun kan kokan üstünden tiksinurdi küçükken.  Sarılamazdu bile. Sonra istemeden de olsa girdu bu işlerun içine. Yine de fazla bulaşmamak içun ne kadar çaba verduguni görüyorum." 

"O sevmediği, tiksindiği hayata da benim yüzümden tekrar bulaştı. Bazen onu ve sevgisini hiç hak etmediğimi düşünüyorum" dedim.

"Hakan'ın önceki hallerinu görsen böyle düşünmezdun. Sen bu eve gelmeden önce, ne benumle, ne de diğerleriyle evin durumu hakkında hiç konuşmazdu. Sen ne zaman geldin, Hakan'da o vakit buraların güzelliğinden ve güvenliğinden konuşur oldi. Pişecek yemekleri bile önceden sormaya başladi. Sen onun karanlığına güneş oldun kizum. Ben bilmez miyum hiç. Anlarum ben. Arzu gibi değilimdur" dediğinde sırtını iyice koltuğa yasladı.

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now