60. BÖLÜM

6.5K 373 101
                                    

Müzik: CEM ÖZKAN / OLMAYACAK BİR HAYAL

Ama çok zor bırakmazlar
Aşkımızı yaşatmazlar
Birbirimize kalkan olamazsak eğer 

Selam :)

Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Keyifli okumalar..

" Hep iyi ol ve gülümse ki, verdiğim sözden dolayı pişman olmayayım minik serçe'm" dedi Ali.

   Sesindeki öfke, öfkenin ardına saklanmış acısı dikkatimi çekti. Gözlerinde bile içinde yaşadığı ikilem an be an görülüyordu.  

"Ne sözü?" diye sordum. Ardından da arkamı dönüp Hakan'a baktım. Elleri cebinde bizi izliyordu. Tam ağzımı açıp Hakan'a ne olduğunu soracakken, Kerem araya girdi.

"Ezgi, sen Hakan'ın arabasına bin. Aylin ve ben ayrı gelelim olur mu?" dedi.

"Neden, hep birlikte gitseydik." dedim. Ben yokken bir şeyler olmuştu kesin ama  ne olduğunu bir türlü anlayamıyordum.

" Bizim Kerem'le halletmemiz gereken işler var Ezgi. Hadi sen arabaya bin." Dedi Aylin ve beni kolumdan tutup arabaya doğru sürüklemeye başladı. Ali , Hakan ve Kerem arkamızda kalmışlardı.

"Aylin ne oluyor? Anlatacak mısın artık?" dedim sinirle kolumu ondan çekerken.

" Yok bir şey. Kendi aralarında biraz atıştılar. Bir arada durmasınlar" dedi. Geçiştirmeye çalışıyor gibiydi beni.

"Kim atıştı?" diye sordum şaşkınlığımı gizlemeden. Birbirlerini seven, koruyan, birbirleri için dayak yemekten, hatta ölmekten çekinmeyecek olan üç adam mıydı kastettiği? 

"Hakan ve Ali. Sebebini bilmiyorum. Ama Ali, Hakan'a bir yumruk attı. Sadece o kısmı gördüm. İkisi de çok sinirliydi. Hakan, Ali'ye karşılık vermedi. Ama 'Bu son yumruğun olacak. Bir daha bana vurman için sebebin olmayacak' dedi. Sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi birbirlerine soğuk bir şekilde sarılıp ayrıldılar. Gerçekten hiç bir şey anlamadım. Bana hiç sorma!"

Aylin soluksuz bir şekilde konuşurken, arabanın yanına kadar gelmiştik. Hakan'da peşimizden geldiğinde şaşkınlığım hala üzerimdeydi.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu beni gördüğünde. Ben cevap vermeden araya Aylin girdi.

"Ben gidiyorum, sonra görüşürüz" dedi ve hızla yanımızdan uzaklaştı. Durursa ona olanları anlatacağımdan emindi çünkü. Hakan hala bana bakıyordu. Bense sırtımı arabaya yaslamış, ne olabileceğini düşünüyordum. 

"İyi misin Ezgi?" diye sordu tekrar. Hafifçe boynunu eğmiş, yere diktiğim gözlerime bakmaya çalışıyordu.

"Başımı kaldırdığımda göz göze geldik. Kaşlarını çatmıştı. Elmacık kemiğinin üzerindeki kızarıklığı yeni fark ettim. Elimi kaldırıp yanağına koydum.

"Ali ile neden kavga ettiniz" diye sordum. Bakışları hala sabitti. Gözlerimden ayırmıyordu.

"Hallettik. Sıkıntı yok. Aramızda bir mevzuydu." Dedi. Bana hiçbir şeyi anlatmadığı gibi bunu da anlatmamıştı.

"Hep böyle mi olacak?" diye sordum. Ses tonum bıkkın, bakışlarım donuktu. Boşluğa bakıyormuşum gibi bakıyordum Hakan'a.

"Ne böyle mi olacak?" dedi ve yanağındaki elimin üzerine elini koydu.

"Hep bilinmezlik içinde mi yaşayacağım ben? Çevremde olan biteni hep sonradan ve alakası olmayan kişilerden mi öğreneceğim?" dedim hiç beklemeden. Sesimdeki cansızlık, beni bile şaşırtmıştı.

Elimi avucunun arasına alıp, üzerine bir öpücük bıraktı. Ama bunları yaparken asla bakışlarını kaçırmamıştı.

"Sen hep güzellikler içinde yaşayacaksın. Kötü şeylerin yanına yaklaşmasına izin vermeyeceğim. Bu yüzden sana çoğu şeyi anlatmıyorum" dedi. Normal bir şey söylüyormuş gibi rahatça konuşuyordu.

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now