62. BÖLÜM

5.3K 288 38
                                    

Selam ❤❤

Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

Ekrana yansıttığı görüntülerdeki yerler çoğunlukla Hakan'ın bana kaba bir şekilde davrandığı yerlerdi. Canımın yandığı yerler. Hayır canımdan daha çok kalbimin acıdığı yerler.

"Bu görüntüler, Nil'in kamerasından. Fark edeli çok oldu. Güya beni takip ettiğini sanıyor. Burada sana böyle davranmasaydım, seni sevdiğimi anlardı. Beni seninle tehdit etti. Onu senden uzak tutmak için de canını yaktım. Hayır, aslında kendi canımı yaktım. Affet diyemem ama en azından bile isteye yapmadığımı da bil istedim" dedi pişmanlık akan sesiyle.

"Daha farklı çözebilirdim. Nil'i senden uzak tutmak için başka şeyler düşünebilirdim. Yapmadım. Anahtarı senden almak için yanına geldim. Seni izledim. O gün bıçaklanmasam seni alıp götürecektim buralardan. Olmadı. Seninle ilgili düşündüğüm hiçbir şey istediğim gibi gitmedi." Dedi ve sırtını doğrulttu. Ben de ona doğru döndüm.

"Ben seni çoktan affettim Hakan. Affedip affetmemekte kendi tercihim değildi ya zaten. İstemesem bile kendimi senin yanında buldum hep. Seni düşündüm, sana acıdım, senin için endişelendim. Bana her ne yaptıysan buna ben de razı oldum. Tek başına yüklenme bu yükü. Beraber unutalım geçmişi olur mu?" dedim. Ayağa kalkıp ellerini tuttum. Ellerimi dudaklarına götürüp öptü uzun uzun. 

"Seni hak etmek için elimden geleni yapacağım" dedi başını belli belirsiz iki yana sallarken. Bakışlarında hem pişmanlık vardı hem de aşk. Görebiliyordum. Gülümsedim. Yapardı biliyorum. Öncesinden emin olmasam da bu saatten sonra Hakan sadece benim için nefes alacaktı. Ben de onun için.

"İyi soruları sorma sırası değil mi?" dedim konuyu değiştirmek için. İhtiyacımız vardı. Gülümseyip başını hafif yana doğru çevirdi. "Gönder gelsin." Dedi alayla.

"En sevdiğin yemeği ve rengi söyle" dedim. Masanın kenarına yaslanıp beni belimden tutup kendine doğru çekti. Düşünüyormuş gibi yapıp başını yukarı kaldırdı. Yüzünde aptal bir gülümseme vardı.

"Sarmayı severim. Fadime teyze süper yapar." Dedi sonra devam etti. Gözlerini gözlerime dikti.

"Siyahı severdim, ama artık mavi. Gözlerinin mavisi en sevdiğim renk oldu. Ama en çok seni seviyorum. Kalbimin atış sebebisin" dedi ve duyup duyabileceğim en güzel  sesiyle konuşmaya devam etti.  "Maviliklerinde boğulmak, hiçte kötü bir fikir değil." Aptalca sırıtma sırası bendeydi bu sefer. Karnımdaki kelebeklerin horon tepmesine alışmıştım artık.

"Sıra sende. Sen de bana sevdiğin şeyleri anlat" dediğinde birisi tarafından özellikle de aşık olduğum adam tarafından sevdiğim şeylerin merak edilmesi ilkti. Hoşuma gitmişti.

"Ben her yemeği severim. Henüz öyle çok severim dediğim bir yemekle karşılaşmadım." Dedim. Yemek yemeden yattığım çok gece olmuştu. Sadece ekmekle karnımı doyurduğum günler. Yemek sevip sevmeme lüksüne sahip olmadım hiç. Kaşlarını çattı bir an. Anlık hissettiğim hüzün bakışlarıma da sirayet etmiş olmalıydı.

"Bu saatten sonra senin gözlerinin siyahını seviyorum" onun iltifatına karşılık vermem gerekiyordu. Sesli bir şekilde güldü. " Sonra resim yapmayı çok severim. Çocukluğumdan beri kağıt kalem buldukça resim yapardım." Dedim. Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Resim mi?" diye sordu. Başımı evet anlamında salladım. "Evet, üniversiteyi yarım bırakmış olmasaydım belki şimdi bir sergi bile açmıştım. Hatta belki o sergide tanışırdık seninle" dedim. Hiç hayal etmemiştim böyle bir tanışmayı aslında. Anlık aklıma geleni söyledim ve nedense bu fikir çok hoşuma gitti.  Yutkundu. Aklına ne geldi bilmiyorum ama güzel şeyler olmadığı kesindi.

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now