74. BÖLÜM 'ALİ'

3.3K 182 100
                                    

 Belki de aşk dediğin erişilmez olmalı...

Selam...

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. 

Keyifli okumalar...

^^

Ali'den...

Sarsak adımlarla otelden çıkıp hızlıca arabaya ilerledim. Az önce yaptığım şeyin elle tutulur bir yanı yoktu. Kahretsin ki, dayanamadım. İçimden taşan duygulara engel olamadım. Gücüm yetmedi kalbime söz geçirmeye. Sürüsüyle insanı yenecek güce sahipken ona karşı duramadım. Kalbimin en derinlerine girmesine izin verdim.

 Ezgi'nin, Hakan'ı sevdiğini kendi ağzından duymuştum.  Ezgi boğulup hastaneye kaldırıldığında da Hakan gözlerimin içine bakarak Ezgi'yi sevdiğini söylemişti. Daha birbirlerine itiraf etmemişlerken, ilk ben duydum. İlk ben şahit oldum aşklarına. Benim aşkımı gören kimse yoktu. Yanıyordum. Ezgi'nin her acı çekişinde, başkasına her gülüşünde, mahvoluyordum. Ama kimse görmedi beni. Hissetmediler. Her zaman olduğu gibi. 

Arabayı çalıştırıp hızlıca depoya ilerledim. Ezgi ve Hakan'a karşı bir başka ihanetim vardı o depoda. Ezgi için savaşmaktan vazgeçme nedenlerimden biriydi. Bir diğeri de benim acizliğim. Hava çoktan kararmıştı. Deponun önüne sert bir manevrayla arabayı park ettikten sonra, birazdan bütün sinirimi çıkaracağım şerefsizin yanına doğru ilerledim.  

Deponun kapısında bekleyen adamların selamlarını aldıktan sonra, açtıkları büyük demir kapıdan içeri girdim. Buz gibiydi içerisi. Ama içimde yanan ateş, donmama izin vermeyecekti biliyorum. Kalbi Hakan'dayken, bu geceden sonra her şeyiyle  ona ait olacaktı. Düşünmek istemiyordum. Ama her zamankinden daha fazla zihnimi meşgul etmeye başlamıştı. Son bir haftadır gözlerinde gördüğüm mutluluk canımı acımasızca yakıyordu. Başkası için her gülüşü kalbime bıçak saplanmasına neden oluyordu.  Nereye baksam Ezgi vardı sanki. Sarhoş olmak kâr etmiyordu. Aklımı kaybetmeme çok az kalmıştı. Eğer ona bugün kalbimden geçenleri söylemeseydim delirebilirdim. Yaptığım şerefsizlikti ama asla pişman değilim. Kendim içindi bu gece yaptığım şey. Ve bu çok nadir olurdu. 

Karanlık deponun arkalarına doğru ilerledim. Ve o  puştu gördüm. Sandalyeye bağlaydı. Buraya getirdiğimden beri her gün dayak yiyordu. Her yerinden kanlar akıyordu. Bir tek yüzü hariç. Yüzüne dokunulması yasaktı. Bana kalsa çoktan eşek cennetine yollamıştım ama verilen emire uymak zorundaydım. Çünkü güçsüzdüm. Elimi kolumu bağlamıştı Murat Erkmen. 

Adım seslerimi duyunca acıyla inlerken zorla da olsa başını kaldırıp bana baktı. Ben olduğumu anladığında ise gözlerinde yine o korkuyu gördüm. Benden deli gibi korkuyordu. Ona burada günlerce işkence etmiştim. Ve hiç birinde de öfkem dinmemişti. Ezgi'nin çektikleri, kız kulesine götürdüğümde birden krize girip titrediği o an aklıma geldikçe, her defasında daha fazlasını yapmak istedim. Bir türlü içim soğumuyordu. Ezgi'ye yaptıklarının değil bin katı, milyon katını çekse yine de soğumayacaktı. 

Ağzı bağlı olduğundan boğuk çıkan sesi depoda yankılanıyordu. Bir şeyler demek istiyordu ama umursamadım. Onu çok dinlemiştim.  Yavaş adımlarla yanına kadar gidip karşısındaki sandalyeye yayılarak oturdum. Zorlukla nefes alıyordu. Biraz daha zorlasak ölecekti. Ama ölmemesi gerekiyordu. Nedenini bilmesem de Murat Erkmen'in emri böyleydi. 

"Ezgi evleniyor" dedim  soğuk bir şekilde. Karşımdaki adama değil de kendime itiraf ediyormuş gibi.  Acımı dışıma yansıtmamayı öğretmişlerdi bana. Belki de o yüzden Ezgi beni göremedi. Onun için yanıp tutuştuğumu anlayamadı.  Dilimden kolayca dökülen bu kelimeler, kalbimdeki yarama tuz basıyordu. Yanıyordum. 

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now