21. BÖLÜM 'CEM'

13.7K 496 49
                                    

Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

"Üzülme artık, amcanın seni zorladığını biliyorum. Sadece bir yüzük takılacak. Sonrasında da anlaşamadık deriz." omuzlarımı güven verircesine kavraması, yerdeki bakışlarımın ona bakmasına neden olmuştu.

" Söz ver, beni yarı yolda bırakmayacaksın. Amcamdan kurtulmam için tek yol seninle yaptığım bu anlaşma. " dediğimde alnıma küçük bir öpücük kondurmuştu. Dudaklarını alnımdan çekmeden konuştu.     

 "Söz, bebeğim. Seni amcandan koruyacağım"

 Güvendiğim  ilk  ve tek  insandı Cem. Hayallerimi gerçekleştirebileceğimi bana öğretendi. Benden çok şey götürmüş olsa da, ondan öğrendiğim şeyler de vardı. Onunla ilk tanıştığımızda çok güçsüzdüm. Bana başıma gelenlere rağmen dik durabilmeyi öğretmişti. Onun sayesinde amcama kafa tutabilmiştim mesela ilk kez.

"Kızım, çok güzel oldun ya! " Aylin'in seslenmesiyle, aynadaki bakışlarımı ona çevirdiğimde, bana hayran hayran bakıyordu. Ona bu nişanın sahte olduğunu söylesem, bir gün başına bela açılır mıydı? Amcam bir şeylerden şüphelendiğinde onu bilgi alabilmek için sıkıştırır mıydı? Neşeli hallerini gördükçe kahroluyordum ama onu korumak için bunu yapmak zorundaydım. Cem ile yaptığımız anlaşmayı sadece ikimizin bilmesi yeterliydi. Kısa sürecekti zaten.  

"Ne kadar oyalandınız böyle, herkes sizi bekliyor" diyerek kapıyı bile çalmadan odaya dalan yengem Nesrin, en kötü bakışlarını giyinmiş, tepeden tırnağa süzüyordu beni. "Ne bu böyle dikkat çekmek hoşuna gidiyor herhalde" dediğinde ona cevap vermedim. Küçük yaşta ellerine düştüğüm bu kadın, üzerime uygulanan her türlü rezilliği görüp susandı. Beni sevmesini zaten beklemezdim ama kum tanesi kadar merhamet bile yoktu içinde. Bağırışlarıma, o zamanlar akıttığım kanla karışık gözyaşlarıma hep sırtını döndü.

"Geliyoruz, geliyoruz" diye söylenerek zorla da olsa odadan çıkarmıştı Nesrin'i Aylin. Odadan çıktığında rahatladığını belirtir nefes bırakırken, gözlerini devirmişti. Gülümsedim. Nesrin'i ilk görüşüydü. Bu bile onun ne kadar kötü biri olduğunu anlaması için yeterliydi. 

   Nişanlanıyordum. Şanslıydım ki karşıma Cem çıkmıştı, beni anlamıştı. Beni bu kötü insanlardan kurtaracaktı. Ama amcamı mumla aratır olmuştu çoğu kez. Bilemezdim.

   Salondan içeri girdiğimde, sakallarını sıvazlayıp beni baştan aşağı süzen amcamın biricik oğlu, akan kanlarımın, gözyaşlarımın sebebi Suat ilk gözüme çarpan kişi oldu. Gözlerini kısmış vücudumda gezdiriyordu pis bakışlarını. Ona yüz vermediğimden beni çoğu kez amcama karşı doldurmuş, sonrasında da amcamın emriyle dövmüş, hakaretler etmişti. Yanından başım dik bir şekilde geçtim. Artık beni anlayan, yardım eden biri vardı. Güvenmiştim bir kere sırtım yere gelmezdi.

   Amcam Necati. Küçük yaşta eline düştüğüm adam. Babamın bana acımadan küçük yaşta ellerine bıraktığı cani. Beş yaşındaydım yanına bırakıldığımda. Günde tek öğün yemekti hakkım, çoğu kez evin bodrumuydu odam. Karanlık ve soğuk bodrum. Farelerin cirit attığı bodrum. Ben daha beş yaşındaydım. Sadece beş. Akan her damla gözyaşımın hesabını verdiğim adamdı o. Sırtımda parçalanan kemerler, kırılan odunlardı akan yaşlarımın bedeli. " Ağlayıp, sesini millete duyurursan bacaklarını kollarını keserim" tehditleri. On yaşıma kadar öğrenemedim yaşlarımın akmamasını. "Kendi geliyor amca, ben yapmıyorum. Ne olur vurma. Canım acıdığından akıyor amca. Korkuyorum" çığlık seslerimi oğlunun pis ellerini ağzıma bastırarak engellemeye çalışırken, bir yandan da işkencesine devam ediyordu.

   Ben on yaşıma geldiğimde büyüdüm. O zamandan beri ağlamadım. Ağlasam da yanağımdan gizlice akan yaşları yine gizlice sildim. Kimse görmedi, göstermedim. Haykıramadım, acıyor diyemedim, korkuyorum diyemedim kimseye.

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now