65. BÖLÜM

4.4K 254 53
                                    

Merhaba;

Bölüm gecikti. Ama normalden biraz daha uzun yazdım. Umarım beğenirsiniz...

Keyifli okumalar (:

"EZGİ!" diye bir tanıdık ses daha duydum. Koşarken ayakkabılarının çıkardığı sesi ve boğazını acıtacak kadar adımı bağırdığını işittim. Hakan'dı gelen kişi.

Tekrar adımı seslendi. Sesi acı çekiyor gibiydi. Korktuğumdan Ali'nin göğsüne sakladığım başımı kaldıramıyordum. Ya duyduğum ses Hakan'ın değilse? Sonra aklıma gelen şeyle kendimi yaslandığım bedenden de ayırdım. Ali değildi bu adam. Tüm gücümle onu kenara itip, çarpık adımlarla yürümeye başladım. Çevrede olan her şey bana tehlikeydi şimdi. Gerçek Hakan'ı bulmam gerekiyordu. Ona ihtiyacım vardı.

"Hakan!" diye bağırdım. Nereye yürüdüğümü bilmiyordum. Hangi yol ona çıkacak kestiremiyordum. Onu arıyordum.

Arkamdan biri gelip kolumu tuttuğunda yüzümü kapatıp yere çömeldim. Ellerimle yüzümü kapatıp, başıma gelecekleri beklemeye başladım. Kolumu tutan her kimse, bu sefer ellerini omuzlarıma yerleştirdi. Sanırım o da benim gibi yere oturmuştu. Bana zarar verecek gibi değildi aslında dokunuşları. "Ezgi kendine gel, lütfen" diyordu ama sesi o kadar uzak geliyordu ki. Yanımdaydı ama çok uzaktı sanki. Değişik bir his.

Yüzüme kapattığım ellerimi yavaşça indirip, alttan ona baktım. Tanıdığım yüzünü görmemle ellerimi yüzümden çekip, başımı tamamen kaldırdım. Hakan'dı. Gerçekti. Elimi zorlukla kaldırıp gerçek olup olmadığını kontrol etmek istedim. Avuç içimi yanağına yerleştirdiğimde, başını çevirip, avuç içimi öptü. Gözlerini bir an olsun benden ayırmıyordu.

"Hakan" diye mırıldandım. Sesim bana ait değildi sanki.  Sonra yerde oturduğumu fark ettim. Şaşkınlıkla etrafıma bakmaya başladım.

"Buradayım sevgilim" dedi Hakan. Ses tonu çaresizliğin tanımıydı o an. "Lütfen bana bak". Sesi daha da yakında geliyordu artık.

"Ne oldu bana Hakan" dedim endişeyle bakışlarımı ona çevirerek. Korkuyordum. Ne ara buraya geldiğimin bile farkında değildim. "Aylin'le şakalaşıyorduk en son. Ben neden buradayım" dedim isyan edercesine.

"Tamam, geçti" dedi. Ben kendimde değilken, onun benden de beter bir halde olması şaşırtmıştı beni. Beni kollarının arasına alıp göğsüne bastırdığında, saçlarımın üzerine küçük öpücükler bırakıyor, kokumda nefes arıyordu.

İkimizin de nefesleri biraz olsun düzene bindiğinde, kolunun birini dizlerimin altına, diğerini de belime yerleştirip beni kucağına aldı. Kedi gibi kucağına yumulduğumda sesimi hiç çıkarmadan, sadece çıkardığı adım seslerini dinledim. Ali oradaydı ama, ona bakacak halim bile yoktu. Arkamdan geliyor olması sevindirmişti. En azından aklım onda kalmayacaktı.

Müştemilata girdiğimizde Hakan beni dikkatlice koltuğa bıraktı. Hızlıca, uyurken kullandığım battaniyeyi odadan alıp, üzerime örttü. Üşümüştüm. Battaniyeye sarındığımda, sıkıntılı bir nefes verip, şakağımdan öptü. Ali de gelmiş, bir şey sormadan ciddiyetle öylece bizi izliyordu. Çehresi kaya gibi sertti. Arada kasılan çenesi ve sertçe hareket eden âdem elması dışında mimik oynamıyordu.

O sırada banyodan çıkan Aylin bizi görünce yaşadığı ufak şoktan sonra hızlıca yanıma geldi.

"Ne oldu, neden böylesin?" diye sordu. Hala aklımı toplayamamıştım. Olanlar rüya gibiydi.

"Aylin" Sesim titremişti nedense. "Ben deliriyorum galiba" dedim ciddi bir şekilde.

Aylin'in şaşkın bakışları benden uzaklaşıp Hakan'la buluşmuştu. Hakan dudaklarının arasından sesli bir şekilde küfür savurup,  bir yere vurmuştu çünkü. Görmüyordum ama çıkan sesten tahmin edebilmiştim. Korkuyla yerimden sıçradım. Ali hemen kardeşinin yanına gidip onu sakinleştirmeye çalıştı.

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now