30. BÖLÜM

10K 392 29
                                    

   Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

 Kalabalığa aldırmadan iki kolumdan da tutup sürüklüyorlardı beni. Az ileride siyah bir minibüs kapısı açık bir şekilde bizi bekliyordu. Sert bir şekilde minibüsün içine itildikten sonra, o iki adam da peşimden bindi. Biri yanıma diğeri de tam karşımdaki koltuğa oturdu. Karşımdaki adam nereden çıkardığını bilmediğim siyah bir bez parçasını iki ucundan tutup bana doğru eğildi. Gözlerimi bağladığında yerimde kıpırdansam da kâr etmedi. Daha sonra arkamda birleştirdiği ellerimi de bağladıktan sonra, titrek bir nefes verdim. Peşinden ağzımı da bantladıklarında tamamen çaresiz kalmıştım.  Neyin içine sürüklendiğimi bilmiyordum. Bir de üstüne ellerim, gözlerim ve dudaklarım bağlanmıştı.

"Bizi çok uğraştırdın sarı!" diyen iğrenç sesi duydum ve sonrasında, yanağımda hiç hoşlanmadığım bir dokunuş hissettim. Başımı sallayarak o dokunuştan kurtulmaya çalıştım. Ağzım bağlı olduğundan ettiğim küfürler sadece mırıltıdan ibaretti.

"Sakin ol sarı, o güzel saçların yüzüne düşmüş" deyip tekrar yanağıma dokundu. Boğazımı acıtana kadar hırladım. Gülüştüler. Yanağımdaki parmakların, dudaklarımın üzerinde gezindiğini hissettiğimde, yerimden kalkmaya çalıştım. Bu hamlemle adamlardan birisi ya da ikisi birden bacaklarıma dokunmaya başladı. İğrenç dokunuşları midemi bulandırdı. İçimde bulduğum son cesaret ve güç kırıntısına tutundum ve dizimi rastgele salladım.

"Ahh!" diye inleme sesi kulaklarıma dolduğunda, hamlemin boşa çıkmadığını anladım.

"Orospu, burnumu kırdın! " diye inleyerek konuşan sesini duyduğumda sesli bir şekilde güldüm. 

" Senin ağzına sıçaçağım şimdi!" dediğinde kendimi geriye doğru yatırdım. Bir şeyler görebilme umuduyla sürekli başımı oynatıyordum ama gördüğüm tek şey zifiri karanlıktı. Saçlarıma parmaklarını geçirdiğinde boğazımdan bir inilti koptu. Tüm gücüyle saçlarıma asılırken, boynumun kırılacağını düşündüm.

"Dur. Abi arıyor." diye başka bir erkek sesi duydum. Saçlarımı çeken el uzaklaştı. Geriye yatırdığı boynumu acıyla yavaşça düzelttim. Abi dediği kimdi? Canımın acıması umurumda değildi. Şu an bu adamların kim olduğunu ve beni nereye götürdüklerini bilmem gerekiyordu. 

"Buyur abi" az önce benimle kaba saba konuşan adamın İstanbul Türkçesiyle konuşması ilgimi çekmişti.

" Evet, bizimle" göremesem de benim hakkımda konuştuğunu anlamıştım bu dediğiyle. 

" Hayır abi, durumu iyi" bu sefer kekeleyerek konuşmuştu.

" Tabii, emredersin!." Dedikten sonra sesleri kesildi. Sadece arabanın çıkardığı sesler vardı. Bozuk bir yola girdiğimizi sallantıların artmasından anlamıştım. Sessizlik az önce yaşadıklarımdan sonra çok iyi gelmişti. Ama bedenimi korku kaplamıştı. Hiç bir şey görememek çok kötüydü. 

Tekrar parmaklarını yüzümde hissettiğimde hırlayarak geriye çektim kendimi. Dizlerimi karnıma çekip koltuğum köşesine sindim. Yaşadığım korku yüzümden kalbim ağzımda atıyordu sanki.

"Çok şanslısın. Elimde kalacaktın ama son anda yırttın." Diyen adam ağzımdaki bantı sertçe çektiğinde tiz bir çığlık attım.

"Gözlerimi de aç!" dedim cırlayarak. Nefes nefese kalmıştım.

"Emredersin" deyip gözlerimi kapatan bez parçasının düğümü açtı. Ellerini indirirken parmaklarını yanaklarıma, sonra da dudaklarıma sürttü bilerek.

"Şerefsiz" diye mırıldandım. Yine pis pis güldüler. Yanımda oturan adam sakince telefonuyla oynuyordu ama tam karşımda duran bıyıklarını burarak bana bakıyordu. Aklından geçen kirli düşünceler bakışlarına yansımıştı. Aynısı benim içinde geçerliydi. Ben de ona böceğe bakar gibi bakıyordum.

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now