81. Bölüm

1.2K 73 13
                                    

Selam...

 Keyifli okumalar..

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutma. Hemen şimdi oy verip okumaya başlayabilirsin :))

 ~~~~~~~~

Oradan iyice uzaklaştığımızda, çırpınmaktan yorulan bedenimi bir çuval misali koltuğa bırakmıştım. Göğsümün üzerine çöken şey, beni öldürecekti neredeyse.

Bilmediğim ülkenin, bilmediğim şehrinde ara sokakları geçtikten sonra nihayet durdurdu arabayı.

"İyi misin?" diye sordu. Cevabını alması için yüzümü ona çevirdim. Bakışlarındaki acıma, sorusunun cevabıydı işte.

"Hakan" dedim. Bağırmaktan tahriş olmuş boğazımın hasarı sesime yansıdı. "O iyi mi?"

"Bilmiyorum Ezgi." dedi Pişmanlık doluydu ses tonu.

"Nasıl ateş açarsın onların üzerine" diye bağırdım. Boğazımın acısı hiçti. Kalbim alev alev yanıyordu hala.

"Ezgi, saçmalama. Ben neden Hakan'a zarar vereyim" diye karşıladı öfkemi. "Kim olduklarını bilmiyorum. Ama tahmin edebiliyorum" dedi. Önüne dönmüş, tuttuğu direksiyonu var gücüyle sıkıyordu.

"Kim peki?" diye sordum. " Seni bir yıldır uyardığım kişi Ezgi. Hakan'la karşılaşırsan, onun hayatını tehlikeye sokarsın dedim sana. Bak ilk karşılaştığınızda olanlara bak" dedi. Bana kızıyordu. Haklıydı. Hakan'ın yanına gitmemeliydim.

"Ona bir şey oldu mu peki?" diye sordum. Kolayca çıkıvermişti ağzımdan. Ama düşüncesi boğazımı sıkan bir eldi adeta.

"Bilmiyorum. Haber alır almaz sana söyleyeceğim. Sen de bundan sonra benim dediklerimin dışına çıkma Ezgi. Hakan'la birlikte olmanız imkânsız. Uzak kalmanız demek, ikinizin de yaşaması demek bunu unutma sakın" dedi. Yönünü tamamen bana dönmüş, kalkık kaşlarının altından ciddi bir şekilde bakarken kurmuştu bu cümleleri.

Başımı sallamakla yetindim. Ondan uzak kalmam gerekiyordu. Kalacaktım ben de. Bir yıl dayanabildiysem, daha fazlasına da dayanabilirdim. Hem onunla yüzleşecek gücüm yoktu. Bakışları hatırladığım bakışlar değildi. Onda bir şeyler değişmişti ve bu beni korkutmuştu.

"Rüya uyanmış, acıkmıştır" dedi. Düşüncelerden sıyrılmama neden olan Cenk bana kızımı hatırlatmıştı. Güçlü durmam gerektiğini.

"Gidelim" dedim sessizce. Bu ona ikinci ihanetimdi. İkinci kez ateşler içinde bırakıp, ardıma bile bakmadan ondan gidişimdi. Beni affetmeyecekti artık.

Evin olduğu sokağa girdiğimizde Çetin'in telaşlı bir şekilde sağa sola yürüdüğünü gördüm. Bir şeyler mırıldanırken, eliyle de başına vuruyordu. Bu kötü bir şey oldu demekti. Cenk arabayı sonunda durdurduğunda hemen inip Çetin'e doğru koştum.

"Ne oldu?" dedim onu durdurarak. Aklı o kadar meşguldü ki, beni fark etmedi bile. Sağa sola yürümeye devam etmek istiyordu ama onu sıkıca tuttuğumdan bunu yapamıyordu. İki elinin arasına aldı başını.

"Hasta, hasta" diye konuşmaya devam etti. Eve bir bakış attım. Sonra Çetin'e döndüm tekrar.

"Kim?" diye sordum korkarak. Elif ve Rüya vardı evde.

"Bebek, bebek" diye devam ederken, ben onu çoktan bırakıp eve doğru koştum.

Kapıyı açtığımda Elif'in kucağında öylece yatan Rüya'mızı gördüm. Yanakları kıpkırmızı olmuş, yarı baygın bir şekildeydi. Elif'in yanakları ıslanmış, ne yapacağını bilmez bir şekilde bana bakıyordu. Korkmuştu. Ama ben daha çok korkmuştum. Yavaşça Rüya'yı kucağıma aldım. Ateşi vardı, ve ne kadar zamandır bu haldeydi bilmiyordum.

KARANLIK ŞEHİRWo Geschichten leben. Entdecke jetzt