51. BÖLÜM

8.2K 420 64
                                    


Müzik:Cem Adrian / KAR TANESİ

Sevdim...
   Sevdikçe acıyan
      Acıdıkça dağılan
         Dağıldıkça kaybolan ben...


SeLaM :)

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum.

Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

"Yaptıklarımı telafi etme şansı ver bana, lütfen" dedi. Yalvarırcasına çıkan sesine, aynı duyguya sahip gözleri eşlik ediyordu. Ne demek istiyordu şimdi. Kabul etsem ne değişecekti? Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

Ne diyeceğimi bilemedim. Sadece gözlerine bakabildim ama nasıl baktığımı da bilmiyordum. Hangi duygum bakışlarıma yansıyordu mesela. Çünkü birçok farklı duyguyu aynı anda yaşıyordum şimdi. Hakan'ın benden özür dilemesinden dolayı seviniyordum. Ama bir yandan da ona karşı öfkeliydim. Yaptıklarından dolayı benden özür diliyordu. 

Bu yaşıma kadar Hakan'ın bana yaptıklarından çok daha fazlasına maruz kaldım. Evet. Ama hiç birinde canım bu kadar yanmamıştı. Şimdi canımı yakan oydu çünkü.

"Ne zaman ineriz?" diye sordum konuyu değiştirmek için. Ona verebileceğim bir cevabım yoktu. Telafi edebilirse eğer, bunu en çok ben isterdim.

Gözlerindeki hayal kırıklığını an be an izledim. Onu geçiştirmemi beklemiyor olmalıydı. Dişlerinin arasından derin bir nefes çekti içine. Sırtını koltukla buluşturdu önce, bir süre kaldı. Sonra ayağa kalkıp bana hiç bakmadan;

"Beş on dakikaya ineriz" dedi ve kapıdan çıktı. Sesi buz gibiydi. Üşüdüm. Ama elimden bu kadarı geliyordu.

Ben de ayağa kalkıp tekrar yerime geçtim. Aylin hâlâ uyuyordu.

"Aylin, birazdan ineceğiz, uyan" dedim hafifçe onu sarsarak. Kısa uçak yolculuğu bana bir asır gibi gelmişti. Hiç beklemediğim şeyler olmuştu. 

Aylin mırıldanarak gözlerini açtı ve bana gülümsedi. Uyandıktan sonra ilk beş saniye. Dertler, tasalar hatıra gelmez o beş saniyede. Aylin'de hatırlamamıştı. Yüzünde rahat gülümseme vardı. Ama beş saniye içinde yok oluşunu izledim o güzel gülüşünün.

"Ezgi" dedi kısılmış sesiyle. Gülümsedim. Her şeyin yolunda olduğunu hissettirmek istedim. Her şey yolunda değildi ama Aylin'in öyle olduğunu bilmesini istiyordum. Onun olanlarla alakası yoktu. Sırf beni tanıyor diye deli gibi korkuyordu şimdi.

"İneceğiz birazdan. Gideceğimiz yer güvenli, korkma" dedim. İlk zamanlar ben de korkmuştum. Ama dışarısının daha tehlikeli olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Kerem ve Ali vardı. Ve Hakan. O zamanlar beni koruduğunu düşünüyordum.

Uçak indiğinde Aylin'le hazırlanıp kapıya doğru ilerledik. Arzu Hanım bizden önce inmişti. Yere ayak bastığımızda, uçağın yanında iki araba vardı. Arzu Hanım hiç beklemeden en öndeki arabaya binip uzaklaştığında, pistte Hakan Aylin ve ben kalmıştık. 

"Hadi geçin." dedi Hakan yüzüme bakmadan. Trip atıyor gibiydi sanki. Komikti ve güldüm. 

"Ne gülüyorsun?" diye sordu buz gibi sesiyle. Bu sefer bana baktı. Ama öyle bir baktı ki bakmamasını tercih ederdim.

"Aklıma bir şey geldi" dedim omuz silkerken, bu sefer de ben ona bakmadım. Yanından yürüyüp arabanın arka koltuğuna Aylin'le beraber oturdum. Zavallı Aylin etrafa şaşkın şaşkın bakıyordu. İlk zamanlarda ben de mi böyle görünüyordum acaba. Bu kadar çabuk alışmam normal miydi peki?

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now