68. BÖLÜM

4K 218 56
                                    


İyi okumalar...

^^
"Aylin" diye mırıldandım dudaklarımın arasından. Kalbim sızlamaya başlamıştı. İlk aklıma gelen canım arkadaşımdı. Evde bir şeyler olmuştu ama ne olmuş olabilirdi? Belki de kötü bir şey değildi. Ama ben korumanın son cümlelerinden sonrasına kulaklarımı kapatmıştım. Tek duyduğum sinir bozucu bir çınlamaydı. Hakan'da endişeli görünüyordu. Onun sakinliğinden aldığım destek şimdi yoktu. Korkma derdi hep. Ama bu sefer demedi. Ve bu beni iyice dibe çekiyordu. Aylin'in hiçbir şeyle alakası yoktu. Ona bir şey olursa ben bunu kaldıramazdım. En suçsuz olan oydu. 

"Ezgi" diye adımın seslenildiğini duydum. Ama o kadar uzaktan geliyordu ki, emin olamıyordum. Sonra omuzlarımda bir dokunuş hissettiğimde yere diktiğim bakışlarımı hızla karşımdaki adama çevirdim. Kabustan uyanmış gibi irkildim o an. Hakan "Ezgi, sen arabaya geç" dediğinde sesi ifadesizdi.  Hareketleri ve yüzü de aynı şekilde. Ben deli gibi endişelenirken, onun ne düşündüğünü anlayamıyordum. Az önceki endişeli ifadesi yok olmuş, buz gibi bir adam kalmıştı karşımda. 

Dediğini yapıp hızla arabaya bindim. Titriyordum. Yanıma gelmeden önce korumalarla konuştu bir süre. Duyamıyordum. Neden hemen gitmediğimizi de anlamıyordum. Daha fazla dayanamayıp kornaya bastım. Şimdi hepsi bana bakıyordu. Hakan olabildiğince çatmıştı kaşlarını. Bakışlarını tekrar korumalar çevirip bir süre daha  oyalandıktan sonra hızlıca yanıma geldi. Şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı.

"Ne olmuş" dedim endişe yüklü sesimle. Aylin'e bir şey olma ihtimalini düşündükçe kafayı yiyecektim. İçimi rahatlatan bir şeyler söylemesi gerekiyordu. "Aylin iyi mi?" dedim son gücümle. Sesim kısık çıkmıştı. Duymak istemediğim şeyler söylememeliydi. Olmazdı. Yapamazdım.

"Aylin iyi. Aklından her ne geçiyorsa, düşünmeyi bırak artık. Uzaktan ateş etmişler eve. Güvenliği aşamazlar. Mermilerin hiçbiri arazinin içine giremez.  Ateş edenler bunu bilmiyor. Bana zarar vereceklerini sanmışlar. Ama sana bir kez daha söylüyorum. Evimizin olduğu arazi en güvenli yer." dedi. Her kelimesi, canımı yakan kor düşünceleri ,su olup söndürüyordu. İçim ferahlamıştı resmen. Derin bir nefes alıp, koltuğa tamamen yaslandığımda, üzerimden tonlarca yük kalkmış gibiydi.

"Çok korktum" diye mırıldandım avuç içimi alnıma bastırıp.  "Aylin'e bir şey oldu, benim yüzümden zarar gördü sandım." Hala kalbim deli gibi atıyordu. Hissettiğim rahatlama, yorgunluğumu iyice hissetmeme neden olmuştu. Aynı anda hem sevinci, hem heyecanı, hem üzüntüyü, hem de korkuyu yaşamıştım bugün. Yanımdaki adam olmasa pes etmek için en güzel zaman diye düşünürdüm. Amcamın ve Cem'in yaptıklarından daha yıpratıcıydı yaşadıklarım. Güçlülüğümden de, dik başlılığımdan da eser kalmamıştı. Kendimi tanıyamıyordum. En ufak olay da, aklıma gelen şey sadece sevdiklerimin ölmesiydi. Ve bu şekilde yaşamak inanılmaz zordu. Önceden yalnızdım. Ama şimdi düşünmem gereken çok fazla sevdiğim insan vardı. 

"Mahvoluyorum Ezgi" dedi Hakan acı dolu sesiyle. Tamamen bana dönmüştü. Arabanın motorunu çalıştırmıştı ama henüz hareket edememiştik. İkimiz de deli gibi korkmuştuk gelen haberle. Biliyorum. Hakan yansıtmasa da o da korkmuştu. Benim bedenimi saran korkular saniyelik onunda zihnini meşgul etmiş, kalbini titretmişti. Bakışları, sözleri, ses tonu hep ele veriyordu bugün kendini. Bana hiç olmadığı kadar şeffaftı bugün bu adam. 

"Seni böyle gördüğümde bitiyorum. Kendimden nefret ediyorum. Gelen her haberde, her seste kendini böyle kaybetmene dayanamıyorum. Farkında değilsin ama bakışların hep gitmek istiyor. Görüyorum." Dedi. Sesi, bakışları, cümleleri acı doluydu. Haklıydı. Kendimi kaybedecek kadar sevdiğim insanlar vardı. Onların başına bir şey gelmesi, benim hiç istemediğim bir şeydi. 

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now