82. BÖLÜM

1.6K 76 17
                                    

Selaam :)

İşlerimin yoğunluğundan kitaba zaman ayıramıyorum bu aralar. Sizi bekletmek istemiyorum, elimden geldiği kadar hızlı olmaya çalışıyorum bunu bilin.

Buna rağmen kitabımı okuyan ve üst sıralara taşıyan bebeklerim, hepinize çok teşekkür ederim. Beğenilerinizi görmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Kendi işimi bırakıp, bölüm yayınlamaya geldim :)

#KORKU ve #İNTİKAM sıralamalarında 1.

#ACI sıralamasında 2.
#AŞK ve #AKSİYON sıralamalarında 4. yapmışsınız Karanlık Şehir'i. Ellerinize, gözlerinize sağlık.

Sizleri çok seviyorum.

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutma..

Keyifli okumalar...

~~~~~~~~

Kapıya doğru bakarken, her vuruş yüreğime iniyormuş gibi kalbim gümlüyordu. Gelen kişi tahmin ettiğimdi. Hissettim. Sesini duymama, onu görmeme gerek yoktu. Sevindim. Salak gibi onun gelip beni bulmasına gülümsedi içim.

"Rüya'yı alıp içeri geç Ezgi" dedi Cenk önüme geçip. O da ben gibi gelen kişinin Hakan olduğundan emindi. Onun dediğini yapacak mıydım? Yapmak istemiyordum. Onu deli gibi özlemişken, şu an her şeyi boş vermek istiyordum. Ölsek ne olurdu ki, birlikte. Sonra Rüya'nın sesi geldi kulaklarıma. Kapı sesine uyanmıştı. Sanki ben varım anne der gibi ağlamaya başladı. Kendime geldim. Cenk'in dediğini yaptım. Rüya haklıydı. Ne babası ne de ben ölmemeliydik. Anne ve babasızlık zordu. Kötüydü, karanlıktı. Bunu ona yaşatamazdım.

Elif'in kucağındaki Rüya'yı dikkatle kendi kucağıma alıp odaya doğru adımlamaya başladığım anda, gelen silah sesiyle yerimde kalakaldım. Arkamı hızla döndüğümde, kapının açıldığını gördüm. Açık kapının önünde Hakan duruyordu. Karşımdaydı. Elindeki silaha kaydı gözlerim, sonrasında da kapının kilidine.

Gözleri bir başka bakıyordu. Henüz bana bakmamıştı. Etrafı incelerken, eli silahını sımsıkı tutuyordu. Hazırdı birilerini vurmaya. Öldürmeye. Onu böyle hatırlamıyordum ben. Bakışları böyle değildi. O korkunç bakışlar birden bana döndü. Gözlerimi kırptım peş peşe. Ona karşı mahcup hissederken, gözlerine bakamıyordum.

İki büyük adım attı evin içerisine. Bana doğru yürürken birden Çetin çıktı önüne. "Git, kötü, git" diye bağırırken, tüm gücünü Hakan'ı iteklemek için kullanıyordu. Beni korumaya çalışıyordu. Hakan birden yumruğunu Çetin'in yüzüne indirdiğinde sessiz duruşum bozuldu. Çığlık atıp yere düşen Çetin'e doğru eğildim.

"Ne yaptın sen" diye bağırdım Hakan'a. Öfkelenmiştim ona. "Ezgi iyi misin?" dedi endişeli sesiyle. Bana doğru bir adım daha attığında aramızdaki mesafe kısaldı. Eğdiğim belimi doğrulttuğumda artık karşı karşıyaydık. Gözleri bana başka, diğerlerine başka bakıyordu. Görmüştüm. Ben hariç herkesi öldürebilirdi. Bunu haykırıyordu bakışları.

Sonra aramızdaki sessiz bakışma son buldu. Bebeğin boğazından çıkardığı keyifli bir mırıldanmaydı sebebi. İkimizin bakışları da aynı anda kucağımdaki Rüya'ya düştü. Bir Hakan'a bir bana bakarak gülümsüyordu.

O an boğazıma bir yumru oturdu. Yutkundum ama gitmedi. Beni boğmak ister gibi, inatla orada bekliyordu. Hakan'ın kaşları mümkünmüş gibi daha da bir çatıldı. Bakışlarını bana sertçe kaldırdı. Başını sol omzuna doğru yatırdığında, herkese baktığı gibi bakıyordu işte bana da. Bu kadardı. Her şey ortadaydı.

Hakan'ın korkunç bakışlarında daha fazla kalamazdım. Odanın içine bir göz attığımda, Cenk'in olmadığını yeni fark ettim. Nereye kaybolmuştu. Elif ve Çetin yerde oturmuş korkuyla Hakan'ı izliyorlardı.

KARANLIK ŞEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin