77. BÖLÜM

2.4K 152 62
                                    

SELAM ❤❤ 

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.

İyi okumalar...

"Hayır" dedi birden. Sözümü kesti. "Hep birlikte gidelim. Çocuklarımız, sen ve ben." derken gözlerinde bunu ne kadar çok istediğini gördüm. Hakan iki kişi olarak çıktığımız yola çocuklarımızla devam etmeyi çok istiyordu. Bunu ne zamandır istediğini bilmiyordum. Hiç konusu geçmemişti.

"Gerçekten çocuğumuz olsun ister miydin?" diye sordum. Benim hayatım boyunca hiç düşünmediğim bir şeyken, Hakan'ın bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyordum. 

"Senden gelecek her şeyi isterim ben. İyi veya kötü. Ne verirsen kabul eder alırım Ezgi. Mesela sana benzeyen bir küçük kadın" dedi. Sonra gözlerini kapattı bir süre. Yüzündeki gülümseme iyice genişlerken "Ne düşünüyorsun?" diye sordum dayanamayıp. Şu an ne düşündüğünü, aklından neler geçtiğini bir bir öğrenmek istiyordum. 

Her şeyi unutmuştum bir anda. Hastalığımı, uykusuz kalışlarımı, sıkıntılarımı. Hepsi geri planlara itilmişti. Hakan'ı bu kadar heyecanlandıran düşüncenin gerçekleştiği anı düşlüyordum sadece. 

"Sana benzeyen küçük bir kız çocuğunu" dedi gözlerini açtığında. Büyüttüğü bakışlarıyla  hayalini anlatmaya devam etti. "Burada böyle koşuşturan bir kız. Gülücükleri yankılansa mesela bahçede. Senle birlikte onu yan yana görsem." 

Hakan anlatırken, sanki küçük bir kız çocuğu varmış gibi bakışlarını bahçeye çevirdi. Bir aydır gülmediği kadar gülmüştü bugün. Ona iyi gelme isteğim daha da bir artmıştı. Gülücüğü ifadesine yapışmıştı resmen. Ve hiç silinmemesiydi içimden geçirdiğim dileğim. 

"Hadi gidelim bir an önce. Sonrasında halletmem gereken işlerim olacak" dediğinde tuttuğu elimden çekerek arabaya doğru ilerledi. 

"Ne işi?" diye sordum çekiştirilirken.

 "Arazinin sahibini bulmak için çalışmam gerek. Yerin yedi kat altına girmiş olsa bile çıkarıp o araziyi alacağım. Benim için Emre'ye karşı almam gereken önemsiz bir yerdi. Ama artık üzerine hayaller kurduğum ve o hayallerin gerçekleşmesi için her şeyi yapabileceğim bir yer oldu. " arabanın kapısını açmış, heyecanlı hallerini şaşkınlıkla izleyen bana bakıyordu. 

"Bu kadar heyecanlanacağını tahmin edemezdim. Öylesine söylemiştim bunu" dedim şaşkınlığımın bulaştığı gülümsemeyle. 

"Senden gelecek iyiye de kötüye de kollarımı açarım. Ama öylesine söylediğin şey, tam şurama etki etti. Nasıl anlatırım bilmiyorum ama, düşüncesi bile beni uçurmaya yetti. Onu bil yeter" derken elini kalbine götürmüştü, sonrasında da iç çeker gibi nefes almıştı. 

Açtığı kapıdan arabaya binmemi bekliyordu ama avuç içimi açarak ona doğru uzattım. İlk ne olduğunu anlamasa da kısa süre içinde gülümseyip başını iki yana sallarken arabanın anahtarını avucuma bıraktı. Arazi içinde araba sürmeyi öğretiyordu bana. Bir aydır kendim için yaptığım tek aktivite buydu. Biraz olsun aklım dağılıyordu. Yüzme dersi ilk seansta bitmek zorunda kalmıştı. Benimle gerçekleştirmek istediği hayallerini benim yüzümden yarım bırakmak zorunda kalmıştı. O yüzden en azından araba sürme konusuna ben de çok önem vermiştim. Onu mutlu etmeyi beceremiyordum. 

Şoför koltuğuna geçip arabayı çıkışa kadar sürdüm. Sonrasında trafik tecrübem olmadığından Hakan'la yer değiştirdik. İkimizin de yüzünde aptal bir gülümseme vardı. 

"Korumalar nerede?" diye sordum. Büyük kapıdan çıktıktan sonra korumasız gezemezdik. En azından bir ay öncesine kadar öyleydi. 

"Bizi uzaktan takip edecekler. Sen hoşlanmıyorsun yakınımızda olmalarından" dediğinde korumalar hakkında düşündüklerim aklıma geldi. Kaygılarım tavan yaptığında, etrafımda uçan kuştan bile bir tehlike bekliyordum. Normal olduğum zamanlarda da düşündüklerimin ne kadar saçma olduklarıyla yüzleşiyordum. Şimdi de o yüzleşmelerden biriyle karşı karşıyaydım. 

KARANLIK ŞEHİROpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz