13. BÖLÜM

15.2K 626 115
                                    

Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

Şaşkınlığımı üzerimden attığımda, karşımdaki kadını baştan aşağı süzdüm. Ateş saçan bakışlarına tamamen zıt bir tarzı vardı. Öldürmek herkesin harcı değildi. Karşımdaki kadının hiç değildi. 

"Bağırma ve derdin her neyse düzgünce anlat!" dedim sesimi yükselterek.  Amacım onun sesini bastırıp, kendi sesimi duyurmaktı. İnsanca anlaşabilmeyi umuyordum. Aşağılayıcı bir tavır takındı bu seferde. 

   Kızıl kıvırcık saçları, beyaz teni ve yeşil gözleriyle karşımda duran bu güzel kadının hareketleri, güzelliği kadar çirkindi. Derin bir nefes alıp elimi saçıma geçirip geriye attım. Karşımdaki iletişim kurmayı bilmiyorsa o zaman ben onunla iletişime geçmeye çalışmalıyım.

" Sakinleştiysen eğer, kim olduğunu söyler misin? " dedim dişlerimin arasından.

   Ağzını açıp cevap vereceği sırada içeri başka bir kadın girdi. Salaş bir şekilde ensesinde topladığı geceden daha siyah saçları, beyaz tenini öne çıkaran kırmızı ruj sürülmüş dudakları ile orta yaşlı bu kadın, öncesinde görüp bir süre etkisi altına girdiğim gözlerle aynı tonuna sahipti. Bu benzer gözler de bana canımı acıtacak şekilde bakıyordu. Sonrasında bakışlarını az önceki kadına çevirip:

"Nil, ne oldu tatlım" dedi kibar bir şekilde. Ses tonu o kadar yumuşaktı ki...

"Arzu anne, bu kadın bana bağırdı. Hem suçlu hem güçlü biliyor musun?" az önce bana çemkiren kadın gitmiş yerine masum bir kadın gelmişti. Kedi gibi miyavlayan ses tonunu duyunca gözlerimi devirdim. Üstelik yalancıydı da. 

Arzu Hanım'ın bakışları bana döndü ve bakışları daha da koyulaşmıştı.

"Yaptığın yetmedi bir de, üste çıkmaya mı çalışıyorsun sen?" dediğinde kaşlarını kaldırmıştı. Ses tonu hâlâ yumuşaktı. 

"Bakın neden bahsettiğinizi bilmiyorum. Hata sizi tanımıyorum. Az önce bu kadına da söyledim." diye kendimi ifade etmeye çalışıyordum tanımadığım bu kadınlara. 

"Direkt üstüme doğru yürüyüp bağırmadın mı be yalan söyleme!" süt dökmüş kedi sesiyle yalandan ağlıyor gibiydi Nil olduğunu öğrendiğim kadın. 

"Sen gerçek misin?"  Dedim sert bir sesle, üstüne doğru bir adım atıp. Daha fazla dayanamayacaktım. 

  Arzu hanım araya girdi " Dur, dur ne yapıyorsun sen! " dedi ve Nil'e dönüp " Sana demiştim tatlım, tehlikeli olabilir onun yanına tek gelmek. Çıkalım korumalarla gelelim." diye devam etti. 

   Küçük bir kahkaha atıp başımı yukarı kaldırdım sabır dilercesine. Bu kadınların derdi ne benimle. Neden düzgünce anlatmıyorlardı. Derin derin nefesler alıp, kendimi tutmaya çalıştım. Haklıyken haksız duruma düşmek istemiyordum. Başımdaki dert yetiyordu bana. 

"Ama Arzu anne, Hakan'ı bıçakladı bu kız. Hesabını sormayalım mı?" dediğinde, zorla yutkundum. Ben 'Hakan'ı bıçaklayan kız'dım herkesin gözünde. Bu ithamlar canımı yakıyordu. 

" Siz Hakan'ın nesi oluyorsunuz?" diye sordum. Bu kadar tepkiye göre oldukça yakınları olmalıydı. Ters bir şeyler söylemediğim için şanslıydım. Hakan'ın öfkesiyle uğraşmak istemiyordum. 

   Nil parmağını havaya kaldırarak büyük kırmızı taşlı yüzüğünü yüzüme doğru yaklaştırdı. "Nişanlısıyım ben. Arzu annemde Hakan'ın annesi. Asıl sen kimsin?" dedi. Hızla giderken, büyük bir kayaya çarpmış gibi hissettim o an. Yerin ayaklarımın altından kaydığını hissettim. Başımın döndüğünü, nefesimin kesildiğini. Ve en zoru bu hissettiklerimi karşımdaki kadınlara hissettirmemem gerektiğinin farkında olmamdı. İçimde fırtınalar kopmaya başlamışken, bunu yansıtamamak, çok zordu. 

KARANLIK ŞEHİRWhere stories live. Discover now