2. BÖLÜM

194K 6.5K 1.3K
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

••

Çektiğin acı kadar olgunlaşırsın diyorlar; Çürüdük bilmiyorlar.
-Cemal Süreya

••

Yok kendimi tutayım diyorum ama bu çocuk gerçekten saçmalıyordu.

"Anıl sen gerizekalı mısın?"

En yakın arkadaşım ne kadar tehlikeli olduğunu bildiği halde tefeciye git diyor. Bu bildiğin ölüme davet gibi bir şeydi.

"Kızım asıl sen geri zekalı mısın? Söylesene senin toplu paraya ihtiyacın yok mu? Sen her ay aldığın maaşı denkleştirmeye çalışırken Sadık amca çoktaan tahtalı köyü boylar."

Elimi kulağıma götürüp çektim ve dişime vurdum.

"Salak, ne diyorsun sen? Allah geçinden versin."

Omuz silkti. Anıl'ın haklılık payı vardı aslında. Tedavi bir an önce başlamalıydı ve benim toplu paraya ihtiyacım vardı. Ama tefeciye gidemezdim. Tefeci kelimesini duyunca bile tüm bedenim korkuyla doluyordu. Kaldı ki tefeciden para istemek benim için çok çok ekstrem bir durumdu. Evet maceraya bayılan bir insandım böyle şeyleri okumak izlemek çok da hoşuma giderdi ama iş başa geldiğinde başkaydı tabi.

"Anıl şaka bir yana. Ben tefeciye falan gidemem."

Anıl başını kaşıdı.

"Sen bilirsin Işık. Ben babam ile konuşurum amcamın çalıştığı markette sana bir iş bulur," deyince yerimde dikleşerek ona sarıldım.

"Sahi mi?" Başını salladı ve o da bana sarıldı. İkinci işimi de Anıl bulmuştu. Umarım bu defa yüzüm kara çıkmazdı.

••

Anıl'ın amcasının çalıştığı markette kasiyerlik yapacaktım. Yine Anıl sağolsun halletti bu işi. Dün gece arayıp söyleyince havalara uçmuştum resmen. Bu sabah neşeli uyanmıştım. Hemen üzerime siyah pantolonumu ve siyah  tişörtümü giyip odadan çıktım. Saat çok erkendi ama babam için katlanmak zorundaydım. Spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Yürüyerek gidecektim. Yürümeyi seviyordum. Çünkü düşünmek için bolca vaktim oluyordu.

••

İlk iş günüm gayet iyi geçmişti. Günlüğü 90₺'den çalışıyordum. Böyle giderse ancak yıllar sonra o kadar parayı toplardım. Anıl'ın verdiği fikir hep aklımdaydı. Tefeciye gitmek... Ya parayı ödeyemezsem ne olacaktı? Canımı alacaktı. Bu riski göze alamazdım. Ama babamı kaybetme riskini de göze alamazdım. Benim hayatıma karşılık babamın hayatı. Aslında fena fikir değildi. Ben bu hayatta amaçsız yaşıyordum, peki ya babam öyle miydi? Ben ölürsem 2 tane daha evladı vardı ah bir de çok sevdiği annem. Onlar ile mutlu mesut yaşardı. Benim yokluğum hissedilmezdi bile. Ama beni öldürüp ailemi serbest bırakacaklarını hiç sanmıyorum. Ya anneme, ya babama sararlardı. Bunu da göze alamazdım. Tefeciye falan gidemezdim. Ama babam ne kadar dayanabilir ki? Yine sıkıntılar içimi kemirmeye başlayınca kendime bunları düşünmemeyi tembihledim. Ama bu sefer de çok saçma bir şeyi düşünmeye başlamıştım. O adamı. O karanlık bakışlı adamın yüzü bir türlü gözlerimin önünden gitmiyordu.

••

Sabahın köründe çalan alarma defalarca kez küfredip uyandım. Dünkü kıyafetlerimi giydim ve banyodaki işlerimi halledip evden çıktım.

Düşüne düşüne geldiğim yol sanki daha kısa gibi gözüktü gözüme. Markete girip kasaya ilerledim. Ama benim kasamda başka bir kız vardı. Kıza şaşkınca baktım.

GECENİN IŞIĞIDove le storie prendono vita. Scoprilo ora