41. BÖLÜM

242K 3.4K 711
                                    

Keyifli okumalar.

İnsan coşkunluk anlarında olabildiğince bencildir. O dakikada kendisinden daha ilginç daha çekici bir konu olabileceğini düşünmez dünyada.
-Tolstoy

••

Abimden izin alış çabalarım göz yaşartıcıydı. Ağlamak, zırlamak işe yaramayınca tehdide baş vurdum. Annem Sinem ile olan ilişkilerini bilmiyordu ve abim söylemeye çekiniyordu. E hal böyle olunca benim elimde de bir koz oluyordu. Abim de izin vermişti haliyle. Anneme durumu izah edecekti. Ben iznimi almıştım. Ufak sırt çantamı hazırlamıştım. Gece'nin gelmesini bekliyordum. Birazdan geleceğine dair mesaj atmıştı.

"Annecim ben çıkıyorum."

"Yavrum dikkat edin kendinize. Nerden çıktı bu tatil anlamadım ama neyse."

"Anne Gece kendini kötü hissediyor o günden sonra. Yakınlarıyla birlikte olacağı bir tatil istedi yalnız mı bıraksaydım?"

"Yok kızım yanında ol tabi nişanlın o senin." Evet anne çok güzel destek olacağım.

"Öyle yapıyorum annecim görüşürüz."

Annemi iki yanağından da öpüp evden çıktım. Sokağın başında Gece'nin arabasını görünce tam zamanında çıkmışım diye düşündüm. Az sonra araba tam yanımda durunca hemen atladım.

"Görüşmeyeli naber?" dedim alayla.

"İyi güzelim senden?"

"İyi." Kalbimin göğüs kafesimi parçalayacak gibi atması normal miydi? Değildi elbette.

"Yolumuz çok uzun mu?" diye sordum çantamı arka koltuğa koyarken.

"3-4 saatlik bir yol."

Epey bir yol varmış o zaman.

"Peki."

Hava çok sıcak ve bunaltıcıydı. İyi ki şort giymiştim yoksa eriyecektim bu sıcakta. Gerçi şu an da Gece'nin bakışları yüzünden eriyebilirdim.

"Sen beni çileden çıkarmaya meraklısın galiba," deyip şortumun çıplak bıraktığı bacaklarımı işaret etti gözleriyle.

"Alakası bile yok. Sadece çok sıcak olduğu için giydim."

"Evet evet öyledir," dedi alayla.

Yol boyu Gece'nin bakışlarını üzerimde hissetmemek için uyumak en iyisiydi.

••

"Işık, Işık geldik uyan."

Kolumu dürtüp defalarca uyanmamı söyleyen sabırsız bir nişanlım vardı. Gözlerimi açtığımda nihayet der gibi baktı.

"Ayy içim geçmiş ya," deyip doğruldum.

"İçin mi geçmiş? 4 saat uyudun güzelim," deyince irice açtım gözlerimi.

"O kadar uyudum mu ben ya."

"Kalk uykucu. Uyuman iyi oldu. Dinlenmiş olman bizim için daha iyi," deyip güldü. Karşılık olarak  ben de gülümsemiştim.
Çantamı da alıp arabadan indim. Geldiğimiz yer kocaman bir bahçenin içinde olan iki katlı tahta bir evdi. Çok şirin gözüküyordu. Etrafta başka bir ev yoktu. Dağın başındaydık sonuçta. Gece bahçenin kapısını açıp geçmem için kenara çekildi. Ona gülümseyip bahçeye girdim. Arkamdan o da girip çit şeklindeki kapıyı kapattı. Evin tahta merdivenlerini çıkıp giriş kapısına gelince Gece kapının üst tarafına uzandı. Tişörtü hafiften sıyrılıp vücudunu açıkta bırakınca gözlerim dövmelerine kaymıştı. Hepsini tek tek! inceleyecektim bu gün. Kapının üst tarafından anahtarı çıkardı ve kapıyı açıp içeri geçmemi işaret etti. Eve girdiğimde burnuma çarpan ilk koku naftalin kokusuydu. Etraf oldukça düzenli ve temiz gözüküyordu. Ben etrafı incelerken Gece de çantamı almıştı.

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin