19. BÖLÜM

105K 3.2K 401
                                    

Keyifli okumalar.

••

Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır.
-Platon

••

Karnım resmen patlıyordu.

"Gece biraz daha yersem üzerine kusacağım."

"O tabak bitecek," deyip köftesinden bir çatal aldı.

"Üçüncü tabak için de öyle diyordun Gece ve ben patlamak üzereyim," deyince

"İyi... yemezsen yeme," diye çemkirmişti. Hayret bir şey ya zorla yediriyor.

"Sen de doyduysan kalkalım artık," deyip ağzımı sildim.

"Doymadım ben," deyince göz devirmiştim. Bu adam bu kadar yiyip nasıl böyle fit oluyordu.

"Spor yapıyorum," dedi. Resmen içimi okuyor. Hayret ediyordum valla.

"Ben lavaboya gidiyorum gelene kadar doymuş ol lütfen," deyip masadan kalktım. Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Hazımsızlıktan ölecektim şimdi. Resmen kusmak üzereydim. Lavabodan çıkıp masaya ilerlerken kadar küçük bir kız çocuğu koluma dokundu.

"Abya abim yeye düştü yaydım edey misin?" dedi tatlı tatlı. Elinden tutup onu takip ettim. Ama etrafta abi falan göremiyordum. Siyah bir aracın kapısı açıldı.

"Rüya, güzel iş çıkardın bir pamuk şekeri hakediyorsun," dedi pis sırıtışlı bir adam. Daha sonrası ise burnuma tutulan bir bez parçası ve karanlık...

••

Gözlerimi iğrenç kokan karanlık bir odada açtım. Ne olmuştu bana. En son... küçük kız, beni elimden tutup bir yere götürmüştü. Sonra burnuma tutulan bez. Beni bayılttılar tabi. Peki neden kaçırdı bu adamlar beni? Ne istiyorlar benden? Gece delirmiştir şimdi. Kesin meraktan kafayı yemiştir. Kalkmaya çalıştım ama bileklerimi kalorifer borularına kelepçelemişlerdi. Acıyordu. Yanıyordu. Burnumdan nefes almamaya özen göstermiştim. İğrenç kokuyordu her yer. Ne yapacaklardı bana.
Az sonra gürültü ile açılan demir kapı ile bakışlarım o tarafa yöneldi. İki tane siyah giyimli adam içeri girmişti. Birbirlerine aşırı benziyorlardı. Baba-oğul olmaları olasıydı.

"Ooo uyandınız mı hanımefendi?" dedi yaşlı adam. Cevap vermedim. Mafya gibi tipleri vardı.

"Baba, kız sanırım lâl," diye dalga geçti genç olan.

"Lâl falan değilim konuşabiliyorum," diye tısladım bir yılan gibi.

"Vaov sesi de güzel kızın."

Yaşlı adam pis pis sırıtıyordu. Amaçları neydi?

"Ne istiyorsunuz benden?" diye sordum gayet soğukkanlı bir sesle. Korktuğumu belli etmemeliyim.

"Senden bir şey istediğimiz yok," derken sinirle homurdanmıştı adam.

"Benden bir şey istediğiniz yok ise neden kaçırdınız öyleyse?" diye sordum. Benden bir şey istedikleri yoksa kimden istiyorlar. Yoksa fidyeciler mi? Olabilir.

"Gece Karayel," diye fısıldadı genç adam. Gece mi? Ne istiyorlar ondan?

"B-ben öyle birini tanımıyorum," diye yalan söyledim.

"Sen bizi salak mı sandın lan," deyip bana tokat attı yaşlı adam. Yanağım sızlıyordu. Lanet olsun acıyordu.

"Ne istiyorsunuz Geceden?"

GECENİN IŞIĞIOnde histórias criam vida. Descubra agora