51. BÖLÜM

257K 2.9K 672
                                    

Herkese merhaba. Upuzun bir bölüm okuyacaksınız. Umarım bölümü beğenirsiniz. Keyifli okumalar.

••

İnsanın kinden kurtulması en yüksek umuda götüren köprü ve uzun süren kötü havalardan sonra görülen gökkuşağıdır. 
-Friedrich Nietzsche

••

Tüm aile neler olduğuyla ilgili hiçbir şey anlatmıyordu. Gece ve ben sadece olayın ne olduğu biliyorduk. Eve ateş açtılar. Peki ya kim açtı? Neden açtı? Bunların cevabını henüz alamamıştık. İşin şaşırtıcı yanı ise Duman Karayel'in polise haber vermemiş olmasıydı. Bu konu hakkında Gece ile konuşmalıydım. Kendi usüllerine göre çözemezlerdi bu işi. İkizler de olayın şokuyla bir kelime dahi etmeden geniş kanepede oturuyorlardı. Tanımadığım genç bir erkek vardı evde. Kim olduğunu Gece'ye sormalıyım. 
  Melek annenin donuk bakışları ile meraklı bakışlarım kesişince utangaç bir şekilde gülümsedim. Şu an büyük ihtimalle bizi balayımızdan ettiği için içi buruktu. Ama ben öyle hissetmiyordum. Elbette böyle bir günde yanlarında olmalıyız.

"İyi misin?" Nihayet babası ile olan konuşması bitip yanıma gelebilmişti. Tepemde dikildiği için başımı kaldırmak zorunda kalmıştım.

"Sadece yorgunum."

Geldiğimizden beri yemek dahi yememiştim. İştahım da yoktu zaten. "Eve geçmek ister misin?" Şu an tek istediğim olan biteni öğrenmekti. Başımı iki yana sallayıp yanımı işaret ettim. Artık o da oturmalıydı. Bitkin gözüküyordu. Tıpkı benim gibi. Yanıma oturup birbirine kenetlediğim parmaklarımı birer birer açtı ve elimi sıcacık, iri elinin içine aldı. Parmak boğumlarımı usulca okşadı. Bu hareketi anlamsızca uykumu getirmişti. Başımı omzuna koyup yanına daha da yanaştım. Dudaklarını başımda hissedince gözlerimi kaldırıp sevimli bir ifade ile ona baktım.

"Şu kim?" deyip çaktırmadan gözlerim ile karşımızda duran erkeği göstererek. Sorumdan rahatsız olmuş gibi kıpırdandı. "Kuzenim," diye homurdandı. Bunu söylerken adeta küfür ediyordu. Anlaşıldı. Pek hoşlanmıyor kendisinden.

"Neden burada?"

Lanet olası bir merak duygum vardı. Önüne de geçemiyordum.

"Burada yaşayacakmış artık. Üniversite okumak için geldi." Bundan pek de haz almıyor gibiydi. Daha fazla soru sorup onu bunaltmak istemiyordum.
Zaten Duman Karayel içeri girince hepimiz olduğumuzdan da sessizleştik. "Gece." İsmini duyunca bir kedi gibi çevik hareketlerle ayağa kalktı.

"Baba?" dedi ne olduğunu sorar gibi.

"Adamlar bulundu."

Gece'nin gözlerini saf bir rahatlama hissi kapladı. "Ne yapıyoruz?" diye sordu. O da ne demekti? O bir şey yapamazdı. Söz vermişti. Artık yapmayacaktı.

"Siz gelinim ile birlikte evinize gidiyorsunuz, ben hallediyorum." Bu beni gözle görülür şekilde rahatlatmıştı ama Melek anne öyle değildi. Telaşı gözünden okunuyordu.

"Baba olm-"

Duman Karayel sertçe sözünü kesti. "Dediğimi yap!" Daha sonra bana dönüp az önce bağıran o değilmiş gibi tatlı tatlı gülümsedi.

"Güzel kızım, bak korkulacak bir şey yok. Siz evinize gidip dinlenin. İlla ki sizin de yapacaklarınız vardır." Hafiften kızarıp bozardığımı hissediyorum. Gece sinirle yanıma geliyor. Sanırım babasının tavrı onu sinirlendirmişti. Seri hareketler ile oturduğum kanepeden kalktım. Gözleri ile hadi deyip salondan çıktı. Annesine veya kardeşlerine görüşürüz demeden! Ah bu adam gerçekten çok çabuk değişebiliyordu. Onun aksine tüm aile bireyleri ile görüşüp evden ayrıldım. Arabasının içinde beni bekliyordu. Sigarasının yanan ateşine bakıp bakıp bir şeyler geveliyordu. Arabaya binince hırsla gaza yüklendi. Kemerimi bile takamamıştım. Kafamı, gözümü bir yerlere çarpmamam sadece şanstı. İbre gittikçe artarken koltuğuma iyice sinmiştim.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now