90. BÖLÜM

119K 2.2K 547
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

--

En büyük acı, başkalarıyla paylaşmaya cesaret edemediğin acıdır.
-Charles Bukowski

--

Bir ömür gibi süren yolculuk bittiğinde kalbimin ne kadar hızlı attığını fark ettim. Yaklaşık iki aydır birbirimize açtık. Ben de belli etmesem de onu aşırı özlemiştim. Vücutlarımızın buluşmasını, tek ten olmayı çok özlemiştim. Ve neredeyse sayılı dakikalar kalmıştı.
 
  Gece arabayı garaja park ederken ben inmiştim. Eve doğru attığım adımlar hızlı ve heyecanlıydı. Çantamdaki anahtarı bulmam fazla uzun sürmüştü. Gece arabayı park edip gelene kadar ancak bulabilmiştim anahtarı. Kapıyı titreyen ellerle açtım. Geceye baktığımda sakin olduğunu fark ettim. Ama az önce böyle değildi. Feci halde heyecanlı olduğunu söylemişti daha demin. Şimdi ise...

"Benim halletmem gereken çok acil bir iş var Işık."

Ona kocaman gözlerle baktım.

"Ş-şimdi mi?" Sesimdeki hayal kırıklığını fark etmişti.

"Evet güzelim. Birkaç saatlik," deyip yanağımdan bir makas alıp merdivenleri çıkmaya başladı. Ben hâlâ öylece onu izliyordum.

Bilerek yapıyor.

İçimdeki ses beni uyarıyordu. Kesinlikle öyleydi. Ama ben ona yapacağımı bilirim. Montumu çıkarıp portmantoya astım.

Hemen giyinme odasına çıkıp üzerimi çıkardım. Çekmeceli dolabın en alt kasasını açtım. Gece bu çekmeceyi bana özel eşyalar ile donatmıştı. Çekmecenin en dikkat çeken parçasını aldım elime. Koyu mor bir gecelik. Dantelleri fazlasıyla seksi gözüküyordu. Daha elime aldığımda kendi vücudum kasılmıştı. Acaba onda ne gibi bir etki yaratacaktı? Geceliği  üzerime giyerken epey zorlanmıştım. Her yerinden farklı bir ip sarkıyordu. Ama nihayet becermiştim. Aynadan kendimi süzdüm. Bembeyaz tenim ile muhteşem bir uyum oluşturmuştu bu gecelik. Göbeğim ise saten kumaşın altında çok azcık kendini belli ediyordu ve bu görüntü bile çok güzeldi. Toplu olan saçlarımı açtım ve kabartarak dağıttım. Çilekli parfümümü sıkıp üzerime gecelik ile aynı tonlarda saten sabahlığı geçirdim. Kuşağını da bağlayıp göğüs kısmını hafifçe açtım. Ayaklarım çıplaktı ve gözüm dövmeme kaymıştı. Kalbime vurduğu prangayı ayak bileğime de vurmuştu ve anahtarı da kendindeydi. Bileğime bakarken sızladığını hissettim. Gece'yi düşündüğüm zamanlarda garip bir şekilde dövmenin olduğu ayak bileğim sızlıyordu. Takı kutumdan pırlantalarla bezeli halhalımı alıp dövmeli ayak bileğime taktım. Muhteşem gözüküyordu ve Gece'nin de beğeneceğine şüphe yoktu.

    Odadan çıkıp çalışma odasına yol aldım. Kapının önünde durunca yanaklarımı çimdikleyip kızarmasına sebep oldum. Gerçi Geceyi görünce kızarıklığım kendiliğinden oluşacaktı. Dudaklarımı da çekiştirip dolgunlaşmasını sağladım. Kapıyı tıklattım. İçerden ses gelmedi. Tekrar tıklattım ve bu defa seksi sesi duyuldu.

"Gel!."

Kapıyı açıp içeri girdim. İçeri girdiğimi fark edince önce ayaklarımdan başlayıp saç tellerime kadar süzdü beni. Daha sonra tekrar ayak bileğime döndü. Halhalı görünce kırmızı görmüş boğaya döndü. İrice açılan gözlerini zapt etti. Kuruyan dudaklarını ıslatıp birbirine sürttü.

"Bitmedi mi işin?"

Önündeki kağıtlara döndü bakışları. Daha sonra tekrar bana.

"Bitmek üzere."

Ona doğru yaklaştım. Bana bakmıyordu. Oyuncu Gece sahalardaysa oyuncu Işık da sahalara dönerdi.

Sandalyesinin yanında durdum. Daha sonra kocaman masanın üzerinde kendime yer açtım. Bedenimi yukarı itip masasına oturdum. Şaşkınca beni izlerken açılan bacağıma kaydı gözü.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now