69. BÖLÜM

93.7K 2K 146
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

••

İyilik, sağırların duуabileceği ve körlerin görebileceği dildir.  -Mark Twain

••

"Güzelim uyanmayı düşünüyor musun?"

Sabahın kavurucu güneş ışınları odamızdaydı. Gözlerimi yakıyordu. Üstelik uykum vardı.

"Hmm." Homurdanıp yastığıma daha da sarıldım.

"Uyanmamakta kararlı mısın?" diye sordu kocam. Kocamdı. Hâlâ evliydik. Ve boşanma gibi bir sözcüğü kullandığım için pişmandım. Biz boşansak da yine ben üzülecektim. Boşanmayı isteyen taraf ben olsam bile. Unutamazdım onu. Varlığını zaman zaman hissettiğim sır beni rahatsız etse de yok sayacaktım.

"Uykum vaar," deyip esnedim.

"Pazar gününü değerlendirmeyecek miyiz?"

Artık onun da yatağa oturduğunu fark etmiştim. Yatak fazlasıyla çökmüştü çünkü.

"I-ıh."

Üzerimdeki yorganı çekiştirip attı. Ufak çaplı bir çığlık attım.

"Yapmaa!"

"Sabah sabah fazla mı cırlıyorsun sen öyle?"

Üzerime eğilip tüm ağırlığını bana verdi. Nefessiz kaldım.

"Elini uzat bebeğim," deyince içgüdüsel olarak hemen uzattım.

"Diğerini de."

Aynı şekilde uzattım. İki elimin üzerini de öptü. Daha sonra bileklerime sürttü dudaklarını. Az önceki gibi öpmesini beklerken bileğime inen siyah deri kelepçeyi fark edince yerimde zıplamaya başladım. Ama nafile. Koca bedeni üzerimdeydi.

"Şimdi ödeşelim." Pis pis sırıttı.

"Ya hayır ya," diye inledim.

"Ağzını da bağlamamı istemiyorsan çeneni kapat."

Resmen beni taklit ediyordu.

"Bunu yapamazsın."

"Öyle mi dersin?" Alayla konuşuyordu. Ah! Yapardı işte.

Üstümdeki geceliğin eteklerine kaydı eli.

"Bu gece nasıl dayanabildim sana?" Sesindeki şehveti bariz duyabiliyordum. "Ama yazık olacak," deyip daha ne olduğunu anlamadan yırtılma sesini duydum. Ah, bunu neden yapmıştı ki?

Belimi kaldırıp geceliği çekti. İşte şimdi savunmasızdım. Çırılçıplak karşısındaydım ve insafına kalmıştım.

"Ne yapmalıyım sana?" Çenesini kaşıyıp düşünür gibi yaptı.

"Öp," diye fısıldadım. Göz göze geldik. Dudaklarını yaladı. Eğilip yanağıma bir öpücük bıraktı. Ah! Öp deyince bunu mu anladı.

"Oldu mu?" Uyuz uyuz sırıtmıyor muydu bir de kafayı yiyecektim.

"Oldu," diye tısladım. İri elleri göğüslerimi avuçlayınca oyunun başlamış olduğunu anladım.

"Küçükler." Bunu söylerken ses tonu ciddiydi.

"Göğüslerin küçücük ama açığı kalçan kapatıyor," deyip diğer eliyle kalçamı avuçladı. Ah demek yine başlıyorduk...

••

Pazar sabahını Gece'nin istediği şekilde değerlendirmiştik. Kabul çok güzeldi. Onunla olan çoğu şey zaten güzeldi. Şimdiyse günün geri kalanında ne yapacağımızı düşünüyorduk. Ben evde oturmayı düşünürken o günü değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyordu. Sabahı değerlendirmişti işte. Daha ne istiyordu ki? Üstelik benim kafam bu kadar karışıkken. Yarın iş günüydü ama ben işe gidecek miydim? Yalçın ile çalışmaya devam etmek doğru bir karar mıydı? Gece ile konuşmam şarttı. Ama konuya nereden girecektim? Yalçın kelimesini duyar duymaz gerildiğini biliyordum. Ve içimdeki ses sırrın da Yalçın ile ilgili olduğunu fısıldıyordu. Yüksek bir ihtimaldi bu. Şimdilik sırrı düşünmeyi erteledim ve konuya giriş yaptım.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now