48. BÖLÜM

150K 2.7K 498
                                    

Keyifli okumalar.

••

Geleceği merak etme, nasıl olsa gelecek. Ama geçecek olanı iyi düşün, çünkü aklından silinmeyecek.
-Balzac

••

Gece'nin evinden geldikten sonra anneme güzel haberi vermiştim. Annem çok sevinmişti ama her zamanki gibi bir sorun vardı. Bu defa da ailede benden önce evlenmesi gereken kişinin abim olduğunu söylüyordu. Adet miymiş neyse artık. Yaşı büyük olan önce evlenecek. Sinem evliliğe çok sıcak bakmıyordu henüz. Onları beklersek Gece ile bunayabilirdik. Eğer bu durumu Gece öğrenirse hemen abimin yakasına yapışıp onu evliliğe zorlardı. Hadi ama ne kadar saçma bir adetti. Ben buldum ben evleniyorum. Sıra da neyin nesi? Bu konuda kesin bir çözüm bulmam gerekiyordu. Ki Gece şu an kına hazırlıklarına başladığımı düşünüyordu. Hay aksi! Yine bir tatsızlık. Son çareyi babamda arayacaktım. Bana kıyabileceğini sanmıyordum. Elbette bu işin bir çözüm yolu vardı ve babam bunu bulan kişi olacaktı.

Gece gelir gelmez işlerinin başına geçmişti. Artık bardan çok şirkette gibiydi. Acaba pis işlerine devam ediyor muydu? Bu konuda ona karışmayacaktım. Günün birinde karısı olacaktım ve bu yüzden tüm kararlarına saygılı olmalıydım. Sonuçta bu onun seçimiydi. Haftanın ikinci gününü evde yatarak geçirmiştim. Az önce Gece'nin attığı hazırlıklar nasıl mesajına hâlâ vereceğim cevabı düşünüyordum. Ona sorunu söylediğim taktirde odasından bir hışım çıkıp abimin yanına gidecekti. Biliyorum. Bunu yapmasını istiyor olabilirdim. Elbette abimin canını yaksın istemiyordum. Zaten öyle bir şey yapmazdı da.

Her defasında sorun çıksın istemiyordum ama paçamızdan akıyordu sorunlar. Gece'nin tam da şu an benden bir cevap beklediğini biliyordum. Yalan söyleyecek değildim. Çünkü er ya da geç öğrenecekti. Ama bunu da telefondan söylemek istemiyordum. En azından o an yanında olup sinirine biraz olsun ortak olmak istiyordum. Çünkü duyduğu zaman sakin kalamayacaktı.

Yanına git.

Şirkete gidebilirdim. Hem abimi görmüş de olurdum böylece. Daha önce bir kaç defa Gece ile şirkete gittiğimiz için adres sıkıntı olmayacaktı. Odama çıkıp üzerime günlük bir elbise giydim. Taba rengi sandaletlerimi de giyip aşağı indim.

"Anne ben abimin yanına gideceğim," diye seslendim mutfağa doğru.

"Ne o, sıra mı isteyeceksin?" dedi annem alayla. Espri mi yapıyordu? Ailece espri potansiyelimiz düşüktü. Evden çıktığımda öğleden sonra olmasına rağmen hava oldukça sıcaktı. Kavurucu güneş...

Durağa kadar yürüyecek olma düşüncesi beynime sızınca gitmesem mi diye ikilemde kaldım ama çoktan yola çıkmıştım.

••

Şirketten içeri adımımı attığım andan itibaren vücuduma etki eden soğuk hava beni rahatlatıyordu. Birazdan olabilecekleri düşünmediğim zamanlar tabii. Yoksa hiç rahat değildim. Asansörü kullanıp Gece'nin odasının olduğu kata geldim. Odanın girişinin çaprazında bir masa vardı. İki tane sekreter kız da işlerinin başındaydı.

"Kolay gelsin. Gece ile görüşecektim müsait mi?" diye sorduğumda birbirlerine alay ile bakıp bana döndüler.

"Gece bey müsait değil," deyip işine döndü bir tanesi. Odasının karşısında olan bekleme koltuklarına geçtim. Kızlar bir türlü gözlerini benden ayırmayıp iş falan yapmıyordu. Gece de ne zaman müsait olacaktı yahu? Kızlar nihayet işlerine döndüğünde elime telefonumu almıştım. Sanırım mesaj atsam görebilirdi.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now