31. BÖLÜM

99K 3.1K 350
                                    

Keyifli okumalar. Satır arası yorumlar!

••

Aşk, gözle değil ruhla görülür.
-Shakespeare

••

Yaşamak... nedir? Ne için yaşarsın? Nasıl yaşarsın? Ya da yaşar mısın? Ben yaşamıyorum. Kocaman bir aşk sandığım aşk bir kelimem ile sanki bitmişti. Sadece bir blöf yapmıştım. Gidiyorum... Taksi ile gider misin yoksa götüreyim mi? Gecelerdir kafamda aynı senaryo. Bize ne oldu böyle? Gece neden soğudu benden? Peki ben niye böyleyim. Neden yaşamıyor gibiydim. Gerçekten yaşamıyor olabilir miyim? Okulda bile ruh gibiydim. Sinem ne olduğunu soruyordu verecek cevabım yoktu. Ne diyebilirdim? Bitti mi, diyecektim. Ya da hiç başlamamıştı mı? Aklım yerinde değildi şu sıralar. Dersleri anlamıyordum. Finaller yaklaşıyordu. Ama ben bir değişiktim. Geçen gün karlı havada dışarı tişört ile çıktım. Soğuk, bedenime işlese de öyle iyi geliyordu ki... tarifsiz. Sonra kendime geldim. Bu kar kıyamette benim ne işim var dışarıda, hem de tişört ile... Kendime gelip içeri girdim. Ertesi gün ise nefes alamadım. Burnum tıkandı, sesim kısıldı, boğazım ağırdı. Kısacası hasta oldum. İki gündür ancak kendime gelebildim. Geçen beş günlük süre zarfı içinde Gece beni bir kere olsun aramadı. Gittiğim için miydi bütün her şey? Ya ne yapsaydım? Resmen bok çukuruna düşmüştüm. Bir yanda ailem varken öbür yanda sevdiğim adam vardı. Ailemin yanına dönmek mecburiyetindeydim. Zira kötü şeyler olacaktı. Zaten abim onlar yokken bir erkek ile yaşadığımı öğrenseydi beni mahvederdi. Geceden biraz da olsa anlayış beklerdim ama o...

"Kızım." Babamın sesi ile düşüncelerden ayrıldım.

"Efendim babacım?"

"İyi misin kızım sen? Durgunsun," deyip başımı okşadı. Geldiklerine bile sevinemiyordum.

"İyiyim babam." İyiyim derken bile kötü çıkan sesim iyi olmadığımın kanıtıydı.

"Üniversite okuyor ya hanımefendi zor geldi," diye dalga geçti abim. Artık ne onun dalgaları ne de şakaları beni eğlendiriyordu.

"Varmayın kuzumun üstüne," diye seslendi annem mutfaktan içeri. Abim omuz silkti babam ise gülümseyerek bizi izlemeye devam etti. Her şey bu kadar güzel iken neden böyleydim?
Güneşi sıkı sıkı tembih etmiştim. Geceden asla ve asla bahsetmemesi gerektiğini kesin bir dille söylemiştim ve o da beni zor durumda bırakmayıp asla söylemeyeceğinin teminatını verdi. İçim hiç rahat değildi. Sürekli kötü düşünüyordum. Gece ne yapıyordu? Neden aramıyordu? Evini basacaktım neredeyse. Artık bu sessizliğe tahammülüm kalmamıştı. Harekete geçmem gerekiyordu ama nasıl? Daha ne yapacağımı bilmezken işim çok zordu. Şu an ihtiyacım olan şey uykuydu. Güzelce bir uyku çekip yarın güne pozitif başlamak... her ne kadar zor olsa da istiyordum.

••

Bilincim yarı açık yarı kapalı iken gözlerimi açamıyordum. Bir kol belimi sıkı sıkıya sarıyordu. Nefessiz kalmıştım. Yerimden de memnundum bir yandan. Muhteşem erkeksi kokunun kaynağına daha da iliştim. Ah bu koku... onun kokusu. Gözlerimi zorlukla açıyorum ve karşımda onu buluyorum. Gözlerim mutlulukla parlıyor. Bu bir rüyaydı. Ama bana çok iyi gelmişti. Elimi kaldırıp yanağını okşadım sevdiğimin. Korka korka dokunmuştum. Yok olmasından korkuyordum ama o hâlâ karşımdaydı. Bu rüyadan uyanmamak için nelerimi vermezdim... Gece eşsiz gülümsemesini bana bahşetti.

"Sen ne güzel bir rüyasın öyle," deyip yanağını tekrar okşadım. Bana sadece bakıyordu. Tek bir ses çıkarmadan, öylece bakıyordu. Olsun, o burada ya, rüyamda ya o bile yeter.

"Hep sen ol ve ben bu rüyadan uyanmiyim. Hep gece olsun, sen ol yani." Ne konuştuğumu bilmeden konuşuyordum. Vücudumu saran kolları beni daha da sardı. Tepki olarak ben de kaykıldım onun yanına. Uzanıp dudaklarına bir buse bırakmak istedim.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now