24. BÖLÜM

96.5K 3.4K 378
                                    

Keyifli okumalar.

••

Zamanınız kısıtlı. Bu yüzden başka insanların gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin.
-Steve Jobs

••

Gördüğüm şeyin şoku ile kendime gelmeye çalıştım. Bu olamazdı... gayet tabi olurdu. Ama sabah Gece ile konuşurken bir şey söylememişti belki de şu an olmuştu kaza. Şok şok şok başlığı altında  yazan haberi tekrar izledim.

"Türkiye'nin en önde gelen iş adamı Gece Karayelin annesi Melek Karayel ölümden döndü. Bu onlara yapılan bir süikast miydi bilinmez ama Gece Karayelin yüzünde daha önce şahit olmadığımız ifadeyi görmek bizleri çok şaşırttı. Röportaj isteğimizi şiddetle yok saymış, saygı çerçevesi dışında bizleri reddetmişti," diyordu spiker.

Elim otomatik olarak telefonuma gitti. Aramalı mıydım? Sonuçta ortada bir kaza vardı ve küslüğün sırası değildi. Aramalıydım. Telefonumdan numarasını buldum.

"Efendim?" Yorgun ve bitikti sesi. Yüreğim paramparça oldu bir an.

"Gece geçmiş olsun," derken sesim heyecandan kısık çıkıyordu. Neydi bu heyecan?

"Teşekkür ederim Işık. Yanımda olmanı isterdim... destek olmak amacıyla," deyince içimdeki vicdan duygusuna defalarca kez lanet ettim.

"Hangi hastane?" diye sordum.

"Ne? Nasıl?" Afallamıştı.

"Hangi hastanedesiniz?"

"Özel ...... hastenesi."

"Geliyorum," deyip kapatacakken sesine ile duraksadım.

"Teşekkür ederim." Bu Gece olamazdı. İyi değildi şu an... Aslında iyi ama olduğundan farklıydı. Cevap vermeden telefonu kapattım.

Rabia hanımı arayıp acilen eve gelmesini rica ettim. Tuana'yı bırakıp gidemezdim. Sağ olsun ki neden olduğunu sormadan gelmişti ve telaşlı halimi görünce ne olduğunu sormuştu. Yakın bir arkadaşımın annesinin kaza geçirdiğini söylemiştim. Anlayışla karşılamıştı. Hemen montumu giyip evden çıktım. Hastaneye nasıl gideceğimi bilmiyordum. Sinan'ı arasam beni götürür müydü acaba? Götürürdü elbette.

••

Sinan sağ olsun beni jet hızı ile hastaneye yetiştirmişti. Direk yoğun bakım ünitesine gittim. Başını duvara dayamış gözleri kapalı bir adet çökmüş Gece görmeyi elbette beklemezdim. Onu böyle görünce dudağımın kenarını dişlemiştim. Çok kötüydü. Ciddi anlamda kötü.

"Gece," deyip koluna dokundum. Gözlerini hızla açıp bana baktı. Beni gördüğüne sevinmiş gibi bir hali vardı. Gözleri parıldamıştı. Yaklaşıp sarılmak istedi ama bir adım geri gitmiştim. Derinden bir of çekti.

"Benden uzak olmanı istemiyorum."

Ama bunu sen istedin Gece.

"Senin için gelmedim. Melek teyze için buradayım. O nasıl," derken bir yandan da yalan söylemenin vermiş olduğu stresle ellerim ile oynuyordum.

"İyi değil. Yoğun bakımda."

"Bu olay nasıl oldu?" diye sorunca gözleri karardı.

"Nasıl olduysa oldu seni ilgilendirmez," diye parladı birden.

"Pekala annen madem yoğun bakımda onu göremeyeceğime göre ben artık gideyim," deyip hareketlendim. Hem yanında olmamı istiyor hem de tersliyor. Dengesiz herif.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now