45. BÖLÜM

106K 2.5K 384
                                    

Keyifli okumalar...

••

Sadece fazla ileri gitme riskini göze alanlar ne kadar ileri gidebileceğini öğrenir.
-T.S. Eliot

••

İşte şimdi sıçtığımın resmidir. Trafik polisi eliyle sol tarafını gösterip park etmemi istedi. O saniyeden itibaren beynimde bir sürü senaryo oynadı. Hiç oralı olmayıp gaza basmak. Ağlayıp sızlamak. Çoluğum çocuğum var polis bey etme eyleme demek. Dedim ya sadece senaryo. Arabayı gösterdiği yere park ettim. Bunu nasıl yaptığımı hâlâ anlamamıştım.

Dakika geçmeden camın önünde belirdi. Bizimkilerin şu an götünde pireler uçuşuyordu. Camı korkuyla indirdim.

"İ-iyi geceler memur bey." Şirin gözükme çabalarım beni hiçbir sonuca ulaştırmayacaktı.

"Camı tamamen açar mısınız hanımefendi?" Bas gaza kaç Işık.

"Çok zekisin sen ya!" Panikle elimi ağzıma koydum.

"P-pardon size söylemedim," deyip telaşla camı tamamen açtım.

"Arkadaşlarınız içkili mi?" diye sordu. Suçluymuşum gibi -ki öyleydim- başımı salladım. Elindeki aleti ağzıma tuttu.

"Üfleyin," deyince alkollu olmamanın verdiği özgüvenle ciğerimdeki bütün havayı boşalttım. Birkaç saniye sonra gözgöze geldik.

"Ehliyet ruhsat lütfen," deyince sertçe yutkundum. Artık biri uyanmalıydı!

"Imm, bir dakika." Torpidoyu açıp ruhsatı çıkardım.

"Buyrun."

"Ehliyet," derken bir yandan da ruhsatı inceliyordu. 

"Ehliyet yok efendim. Arkadaşlarım alkollü olduğu için olası bir kaza durumuna engel olmak için ben kullanıyorum," derken adamın gözlerine bakamıyordum bile.

"Ruhsat sahibini nereden tanıyorsunuz?" dediğinde kaşlarım çatıldı. Ah! Gece tabii ki.

"Nişanlım," dedim adamın nihayet gözlerine bakarak.

"Pekala, sizi emniyete kadar almak ve arabayı bağlamak zorundayım," deyince kalbimin kendi ritminden çıktığını hissettim.

"Memur bey, vallahi emanet araba," diye yalvarmaya başladım.

"Derdinizi karakolda anlatın hanımefendi. Şimdi arkadaşlarınızı uyandırın."

Ey yüce Rabb'im!

"Abi!"

"Hımm?"

"Uyan!"

"Geldik mi?"

"Geldik Allah'ın cezaları geldik," diye tısladım. Abim gözlerini ovuşturarak açtı.
Polis memuru ile karşı karşıya gelince olayın gerçekliğini kavrayamadı. Önce bana sonra kendine baktı. Şöför koltuğunda olduğumu görünce kısık bir sesle sövdü.

"Abi, karakola gidecekmişiz ve de arabayı bağlayacaklarmış," diye olayı abime rapor ettim.

"Siktir!" Bu defa sesli bir küfür etmişti.

"Memur bey," derken arabadan iniyordu. Ne yapacaktı Allah aşkına! Bacak mı sallayacaktı adama?

"Beyefendi derdinizi karakolda anlatın!"

••

4 tane ayyaş... karakol... izdiham. Komiser ifadelerimizi aldı. Arabayı 6 aylığına trafikten men etti. 1763 ₺ de para cezası. Bunca şeyin üstüne bir bu eksikti.

GECENİN IŞIĞIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora