63. BÖLÜM

94.5K 2.3K 454
                                    

SINIR GEÇİLMEDİ AMA HAZIR OLDUĞU İÇİN BEKLETMEK İSTEMEDİM. KEYİFLİ OKUMALAR

••

Canların gıdası aşktır. Bundan dolayı ruhların gıdası açlıktır.
-Mevlâna

••

Sanırım alarmın o kanser edici sesi desem yeterli olurdu. Günümün başlangıcının böyle oluşuna bakılırsa gidişatın da aynı olacağı belliydi. İşimdeki ikinci haftaya girmiş bulunmaktayım. Her şey beklediğimden de güzel geçiyordu. Ta ki bu sabaha kadar. Yalçın denen herif bu gün eminim ki tersinden uyanmıştı. Onu bu kadar gıcık görmemiştim daha önce. Hazırladığım taslağı bin defa geri yollamıştı. Hem de hiçbir kusuru yokken. Bana bir garezi falan mı vardı? Ne olacak sanki? Her şey gayet resmî ve güzel gidiyordu bu güne kadar. Hiç garezi olduğunu düşündüren bir şey olmamıştı aramızda.

Düşüncelerimi dağıtan telefonun sesi oldu.

"İyi günler Yalçın Karayel'in asistanı Işık Güney Karayel."

Ne garip olmuştu öyle? İnsanlar soyadlarımızın neden aynı olduğunu düşünecekti şimdi.

"Odama."

Arayanın Yalçın olduğunu duyunca büyük bir paniğe kapıldım. İşe başladığımdan beri ilk kez böyle oluyordu. Taslağı kapıp koşarak odasına gittim.

"Buyrun."

Taslağı uzattım. 10 defa tekrar düzeltmemi söylemişti. Beşinci seferden sonra düzenlemeyi bırakmıştım ve aynı kağıdı getirip götürür olmuştum. Bu defa taslağı üstünkörü inceledi.

"Tamam bu iyi. Bana bu haftanın planını anlat."

Genelde gün gün ilerlerdik. Bugün ise haftanın planını istiyor. Ne garip. Ondan müsade isteyip masamdan ajandamı aldım. Odaya geri döndüğümde kollarını göğsünde kavuşturmuş ve arkasını yaslanmış vaziyette buldum onu. Hızlıca programı taradım.

"Bugün, gün içinde Suhan Holdingin başkanı ile toplantınız var. Öğleden sonra gününüz boş. Yarın ise tempolu bir gün. Gazeteciler bazı haberleri yakından incelemek için sizinle görüşmeye gelecek. Sertkaya Holdingin CEO'su Murat Sertkaya ile öğleden sonra bir randevunuz var ve son olarak da çalışanlara yönelik planlar tartışması..."

Ben uzun uzun anlattıktan sonra perşembe günü şehir dışına çıkmak zorunda olduğunu söyledi.

"Pekala o günkü toplantıları iptal eder taslakların hepsi ile ilgilenirim," dediğimde başını iki yana salladı.

"Benimle birlikte gelmen gerekiyor."

Hasiktir! İşte o mümkün değil.

"Ben gelemem."

Kaşları çatıldı. Sorgular gibi baktı gözlerime.

"Gelemezsin?" Sesinde öldürücü bir sakinlik vardı.

"Evet efendim."

"Ama gelmek zorundasın. Çünkü orada tek başıma her işin üstesinden gelemem. Ve unutma asistan olan sensin."

Kahretsin! Benim görevim her türlü isteğinde yanında olmaktı.  Ama bu? Gece buna asla izin vermezdi.

"Ama Yalçın Bey ben..."

Lafımı tamamlamama müsade etmedi.

"Aması falan yok. Çarşamba gecesi Muğla'ya yolculuğa çıkacağız."

Lanet olsun! Gece bunu öğrenirse çok kötü olurdu. Söylemesem yine kötü olurdu. Ne yapacaktım ben?

"Peki efendim. Ne zaman döneceğiz?" Lütfen günü birlik de.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now