27. BÖLÜM

101K 3.2K 449
                                    

Keyifli okumalar.

--

Acaba bu defa nasıl savunacaktı kendini? Her işin altından çıkmakta üstüne yoktu. Emre bey Geceyi odasına davet edince Gece onu kırmamış ve odasına gitmişti. Sinirden tırnaklarımı kemiriyordum. Çalıştığım barın sahibi onun arkadaşıydı. Bir de ben anlamayayım diye o işten de çıkmanı sağlayacağım diye ahkam kesiyordu. Düzenbaz herif. Tam diyorum ki... ahh abartma Işık, bunda abartılacak bir şey yok. Pekala öyle olsun. Bu yaptığının altındaki sebep bendim. Barışmamızın ikinci gününden mevzu çıkarmak istemiyorum. Ilımlı yaklaşacağım.

"Ben bir tekila alayım."

Tırnaklarımı kemirmeyi bırakıp içkisini doldurdum ve uzattım. Bardağı alırken bilerek elime temas etti. Hiddetle elimi çektim. Alayla bana baktı. Ne kadar itici göründüğünü bilmiyor tabii.

"Güzelim barmenliği bırakıp mankenlik falan yapsana sen," deyip sırıttı. Pislik herif. Cevap vermedim. Gerekli cevabı kurtarıcım vermişti zaten.

"Sen de yavşaklığı bırakıp insanlık yapsana."

Gözünün üzerine okkalı bir yumruk geçirdi. Bu defa onu durdurma gibi bir girişime girmedim. O adamı döverken ben sadece izliyordum. Haketmişti bunu. Gece adam ile olan işi bitince korumalara kaş göz işareti ile yok etmelerini emretti. Daha sonra yanıma geldi ve önlüğümün askılarını çekiştirmeye başladı.

"Yürü gidiyoruz," diye tısladı dişlerinin arasından.

"Hiçbir yere gitmiyorum," deyip omuz silktim. Beni buradan da alıkoyamazdı. Çalışmaya ihtiyacım vardı çünkü. Hayatımı bir şekilde ilerletmem şarttı.

"Şansını zorlama istersen," diye bağırdı.

"Asıl sen şansını zorlama. Daha yeni barışmışken kavga etmeyelim istersen."

Kaşlarımı kaldırdım uyarır gibi. Gözlerini yumup derin bir nefes doldurdu ciğerlerine.

"Beni delirtmeden bardan çıkıyor musun?"

Sesi varolacak tehlikeyi işaret ediyordu. İyi şeyler yapmayacağı kesindi.

"Çıkmıyorum. Anladın mı!
Çık-mı-yo-rum!" Tek tek üzerine basarak söylemem sinirini daha da attırdı.

"Çıkmıyorsun öyle mi?" dedi kendini kasarak. Şu an azgın bir boğayı andırıyordu.

"Öyle," dedim.

"Çıkmıyorsun ha!" Bir anda önümdeki bütün içki şişeleri yerle bir oldu.

"Çıkmıyorsun demek!" Bar sandalyelerini fırlattı. Bütün herkes saf bir korku ile onu izlerken asıl korkuyu ben yaşıyordum. Bu kadar abartmasına bir anlam veremiyorum.

"Hâlâ çıkmıyor musun?" diye bağırdı. Bütün herkesin onu izlemesi umrunda bile değildi. Ama ben utanıyordum.

"Sana diyecek bir şey bulamıyorum," deyip üzerimdeki önlüğü fırlatarak çıkardım ve barın çıkışına yöneldim.

"Film bitti! Dağılabilirsiniz!"

Arkamızdan bizi izleyenlere seslendi. Daha sonra peşimden geldiğini anladım. Bardan çıkıp ıssız bir caddeye girdim.
Peşimden hızla gelip kolumdan çekti.

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen?" diye bağırdı. Kolumu öyle sıkıyordu ki morardığına kalıbımı basabilirim.

"Bırak be! Holigan!"

Hep bir şiddet hep bir delilik. Bu ne ya? Böyle ömür mü geçer?

"Sokturma şimdi holiganına, yürü gidiyoruz."

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now