35. BÖLÜM

138K 3.2K 879
                                    

Keyifli okumalar. Satır arası yorumlar! Bölüm sonundaki notu okumadan geçmeyiniz!

••

Eğer aşk için kelime gerekseydi, dilsizler nasıl sevecekti.
-Edward Estlin Cummings

••

Nasıl geçti günler! Ne kadar da çabuk olup bitti her şey. İsteme günüm daha dün gibi aklımda. Sonra sözlenmemiz, nişanımız, kına ve son olarak düğünümüz. Her şey olup bitmiş biz evlenmiştik. Gece karşımda sabırsızca dikiliyordu. Gelinliğimin minik düğmelerini açmaya başladı. Sırtım boydan boya düğmeler ile kaplıydı. Bu biraz daha zaman kazanmak için olan bir şeydi. Gece sabırla bütün düğmeleri açtı. Gelinliğimi kollarımdan kaydırıp karşısında iç çamaşırlarım ile kalmamı sağladı. Utanmıyordum nedense. Yutkunma sesi ta kulaklarıma geldi.

"Hazır mısın?" diye sordu kısık bir sesle. Cevap vermedim. Değilim desem ne değişecekti ki. Belimden tutup yatağa doğru ittirdi bedenimi. Sırtım yatak ile buluşurken göğsüm Gecenin göğsü ile buluştu. Üzerimdeki ağırlığı itmek istesem de kollarımı mengene almıştı. Dudaklarını boynuma bastırdı. Öptü, emdi, ısırdı... inlememek için dudaklarımı bastırdım. Üzerimde kalan tek parça eşyaları da çıkardı. Karşısında çırışçıplak oluşum daha yeni yeni utanmamı sağlarken üzerini çıkarmaya başladığını gördüm. Az sonra karşımda boxerı ile kalınca gözlerimi kaçırdım. O da son parçasını çıkarıp tekrar üzerimde yerini aldı. Tüm bedenimi öpücükler ile gezdi. Kasıklarımda takılı kaldı bir süre. Daha sonra kadınlığıma inip burnunu kadınlığım boyunca kaydırdı. Kalçalarım kendine has ritimleri ile oynamaya başladı. Şu an beni tahrik etmeye çalışıyordu. Az sonra dudakları kadınlığım ile buluştu. Nefesim boğazıma takılır gibi oldu. Gözlerimi yumdum. Ellerimi çarşafa bastırıyordum. İnanılmaz bir haz dalgası vardı vücudumda. Kadınlığım ile oynuyordu resmen. Öpüyor, yalıyor, emiyor ve küçük küçük ısırıklar bırakıyordu. Doruğa tırmandığımı hissediyordum. Dili de işin içine girince yüksek bir yamaçtan atlar gibi olup aynı zamanda zirveyi tırmandım ve o eşsiz duyguyu tattım. Gecenin kısık sesle güldüğüne şahit oldum. Kadınlığım ile olan işini bitirip bacaklarımı ayırdı ve erkekliğini kadınlığıma yasladı. Gözlerini yumdu ve açtığında içimdeydi. Aldığım acı ile boğuk bir çığlık attım. İçimde hareketlenirken ben kıpırdamıyordum. Gözlerimi yummuştum. Aldığım haz fazlaydı ama acı da büyüktü. Hareketlerini hızlandırdı ve kısacık bir zamanda üzerime yığıldı. Bu kadar çabuk muydu? Her şey neden film şeridi gibi hızlı ilerliyordu? Üzerimden kalkıp kendini yatağın yan tarafına atınca
yataktan kalktım ve Gecenin gömleğini üzerime geçirdim. Banyoya doğru yürürken Gecenin öfke ve nefret dolu sesini duyunca duraksadım. Neler oluyor?

"Işık!" Yavaşça arkamı döndüm. Gece çarşafı eline almış parçalıyordu.

"Bu ne lan? Kan nerede? Sen bakire değil miydin? Bu ne demek oluyor? Lanet olası sen bakire değil miydin!" diye dövünüyordu. Ama bu nasıl olurdu? Ben daha önce böyle bir şey yapmadım. Böyle bir şey mümkün olamazdı.

"Gece ben yem-"

"Yemin etme lan bana! Etme! Beni nasıl kandırdın? Kim lan söyle kim! Yoksa o çok sevdiğin arkadaşın Anıl mı?" Haddini aşıyordu.

"Sus! Lanet olsun sus! Öyle bir şey yok. Ben kimse ile yatmadım," diye bağırdım sesim kısılana dek. Bağırmak iyi gelmiyordu. Kasıklarımdaki ağrı dayanılmaz bir hal aldı ve bacaklarımın üzerinde duramaz oldum. Yatağa ulaşmak istedim ama bacaklarım beni engelledi. Az sonra yer ile buluştu acılı bedenim...

Gözlerimi açıyorum ve kendimi bir hastane odasında buluyorum. Başımın üzerinde konuşan iki kişi vardı.

"Evet Gece duyduğun gibi."

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now