39. BÖLÜM

112K 3K 729
                                    

Keyifli okumalar.

İnsan kesin şeylerle yola başlarsa varacağı yer kuşku olacaktır, ama kuşkuyla işe başlamakla yetinirse o zaman kesinliklere ulaşacaktır.
-Francis Bacon

••

Bir ay sonra...

"Ben çıkıyorum anne."

"Tamam kızım."

Hayat devam ediyordu. Bir aydır Gece hastanede yatmaya devam ediyordu. Ben de gidip gelmeye. Doktorlar durumunun aynı olduğunu, değişmediğini söylüyordu. O güçlü değil miydi? Bunun da üstesinden gelecekti. Her şeyin üstesinden geldiği gibi. Üniversite dönemi tekrar başlamıştı. Benim için pek verimli olmasa da böyleydi. Ölü gibi gidip, çıkışta hastaneye uğruyordum. Melek teyzeyi yalnız bırakmak içime sinmiyordu. Bir aydır hastaneden çıkmadan Gece'nin yanında kalıyordu. İkizler ve babası da aynı haldeydi. Perişan. Yine bir okul günü daha. Bugünkü derslerime girip yine Gece'nin yanına gidecektim. Her zaman olduğu gibi. Dolmuşa atlayıp okulda indim. Mart ayının sonlarındaydık ve hemen hemen her gün yağmur yağıyordu. Islanmamak için koşarak kampüse giriş yaptım.

Sinem kantinde oturuyordu. Elimle selam verip yanına uğramadan amfiye girdim. Hocanın gelmesine birkaç dakika vardı. Boş bir yer bulup oturdum. Şimdiye kadar sınavlarım iyi geçmişti ve bir yılım daha vardı. Gelecek yıl da tezimi verip mezun olacaktım. Bu benim için şu an hayalden ibaret olsa da bunu çok istiyordum. Hoca derse girip dersi anlatmaya başladı. Uygurca. Hayır ne gerek var bu derse hiç bilmiyorum. Ezberlerimi iyi yaptığım için zorluk çekmeden dersi anladım. Ders bitiminde de bir arkadaşımdan notları aldım.

Üst üste dört derse daha ara vermeden girdim. Gece'nin yanına erken gidebilmek için tabii ki. Kampüsten heyecanla ayrıldım. Gelen dolmuşa da koşarak binip boş bir yere geçtim. Gece artık uyanmalıydı. Bir aydır derin bir uykudaydı. Onu özlüyordum. Her şeyini. Konuşmasını, bana duygulu gözlerle bakmasını, dokunmasını, beni öpmesini... Nişan da yalan olmuştu. Daha da istemiyordum zaten. Tek istediğim evlenmemizdi. Bir an önce evlenmek istiyordum. Derler ya bir insanı kaybedince değerini anlarsın diye ben kaybetmeden anlamıştım. Kaybetseydim biterdim zaten. Hastanenin önünde inip içeri girdim. Gece'nin kaldığı odaya doğru hızla yürüdüm. Odadan içeri girdiğimde yine Melek teyzenin odada olduğunu gördüm.

"Melek teyze."

"Güzel kızım." Yanına gidip sarıldım.

"Melek teyze sen eve geç dinlen istersen ben Gece'nin yanında kalırım," deyip gülümsedim.

"İyi olur kızım. Sağ ol," deyip kabanını giydi ve odadan çıktı.

Gece'nin başucundaki sandalyeye oturdum ve onu izlemeye başladım. Yüzü sapsarıydı. Eğilip yanaklarına birer öpücük kondurdum.

"Ben geldim sevgilim," dedim. Duyuyordu beni biliyorum.

"Seni özledim. Çok özledim." Elini okşadım. Buz gibi soğuk elini.

"Artık uyanacak mısın?" Gözümden akan bir damla yaş usulca eline döküldü.

"Uyan artık. Yalvarırım. Çok yoruldum. Sen olmayınca olmuyor. Uyan lütfen." Artık hıçkırıklarım gözyaşlarımın önüne geçmişti.

"Benim için, bizim için. Uyan..."

1 hafta sonra

"Sevgilim, ben geldim. Seni görmeye."

"Uyanacak mısın artık? Yine sarılacak mısın bana doya doya."

1 hafta sonra

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now