94. BÖLÜM

80.7K 2.3K 694
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

--

Hiçbir şey karanlık bir odada siyah bir kedi aramak kadar zor değildir. Hele odada siyah bir kedi yoksa.
-Konfüçyüs

--

Nifak tohumları ekilmiş bedenime, gevşemek haram neredeyse. Sanki her şey güzele giderken sihirli bir değnek gelip her şeyi bozuyordu. Ve o değnek sadece sihirli değildi, aynı zamanda tehlikeliydi de. Kendimi uzun zamandır kötü hissetsem de Elif'in gelmesi bir yandan iyi olmuştu. Onun için iyi değildi tabii ki. Elbette annesinin babasının zulümlarından kurtulmasına mutluydu ama evini bırakıp başka bir şehire, yabancı bir şehire, gelmek onu üzüyordu. Neyse ki ben onun mutlu olması için elimden geleni yapacaktım.

    Eve geldiğimizde son günlerde alıştığımız gibi bir sofra yoktu yine. Gece tekrar bu konuyu dile getirdi ve yarın annesinin evindeki bir hizmetliyi buraya getireceğini söyledi.

Yemeği de Elif hazırlamak zorunda kaldı. Çünkü Gece kesinlikle elimi bir şeye sürmemi istemiyordu. Bu konuda çok ısrarcıydı. Yemek yaparken yorulmuyordum ama gel gör ki bunu kocama anlatmak kolay değildi.

Ne yalan söyleyeyim kuzenimin eli çok lezzetliydi. Masayı da benim yardımımla birlikte kurduk. Tabii Gece efendi de hazır masaya oturdu. Yemek esnasından oldukça sessizdik. Beni de alıştırmıştı kocam. Sofrada konuşmuyordum. Yemeklerimizi bitirdikten sonra Elif sofrayı toplamaya başladı ve ben de ona yardım ettim. Gece içeride tableti ile ilgilenirken Elif mutfakta bulaşıkları makineye yerleştirmeye başladı.

"Kaçta uyuyorsunuz siz?"

Elif tam bir baykuştu. Sabaha karar oturur sabah da uyurdu. Her yaz bize geldiğinde geceleri oturur gündüzleri uyurduk.

"Yani öyle tam bir saatimiz yok. Merak etme tabii ki sabahlayacağız."

Güldü ama hafif de bir utanç vardı gözünde.

"Ay Gece rahatsız olur ya."

Omuz silktim.

"Gider uyur işte. Bizim ne zararımız var ona. Biz de sinema salonuna ineriz."

Elindeki tabağı makineye koyarken irice açılan gözlerle baktı bana.

"Sinema salonu mu?"

"Evet. Bir görsen... koccaamann."

Bir çocuk gibi heyecanla anlatıyordum ben de.

"Kızıımm... ben sana diyorum. Yemin ederim kaptın hükümet gibi adamı."

Bu söylediği beni güldürdü. Evet belki de gerçekten öyleydi. Belkisi yoktu aslında. Kader sonunda bana gülmüştü ve bu adamı karşıma çıkarmıştı. Kim bilir o olmasaydı ne yapacaktım, nasıl bir hayat yaşayacaktım? Bunu hiç düşünemiyordum.

"Hadi bitirelim şunları da aşağı inelim."

Nihayet işlerimizi hallettiğimizde mutfaktan çıkabilmiştik. Gece salonda elinde tableti ile koltuğa yayılmış oturuyordu. Büyük ihtimalle yarınki toplantıların e-maillerini okuyordu. Çünkü o bir iş manyağıydı.

"Gece."

Başını tabletinden kaldırıp bana baktı. Şöyle bir süzdü beni.

"Evet?"

Bakışlarımızı ayırmadan konuştum.

"Biz Elif ile sinema odasına gideceğiz. Sen de bize katılmak istiyorsan gelebilirsin."

Kolundaki saate baktı ve gergin bir ifade ile boynunu esnetti.

"Takılın siz. Yarım saate kadar uyumuş olurum ben. Rahatınıza bakın."

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin