32. BÖLÜM

107K 3.2K 334
                                    

Keyifli okumalar.

••

Aşk bir kum saati gibidir; kalp dolarken beyin boşalır.
-Jules Renard

••

"Ah be yavrum nasıl ıslandın da böyle hasta oldun." Ciğerlerimi hissetmiyordum. Öksürmekten içim dışıma çıkmıştı. Tabii ki hasta olmuştum. Dün eve zar zor gelebilmiştim ve bugün de bu haldeyim. Bir yandan bahanem olmuştu ve amcamlar gelince aşağı inmemiştim. Onlar da çıkmadı zaten. Çıkmamaları elbette işime geldi.
Abim bu gün işe başlamıştı. Güneş okuldaydı ve babam eski patronu ile görüşmeye gittiğini söyleyerek evden ayrıldı. Eski patron! Ya o eski patron Gecenin babasıysa?

Kesin benden bahsederdi ve ben o zaman biterdim işte. Lanet olsun.

"Anne bu eski patron kim?" dedim korka korka.

"Baban çok genç iken ünlü bir iş adamının yanında çalışıyordu. Onların evinde şoförlük bekçi-" daha fazlasını dinleyemeden içimde korku tohumları yeşerdi. Ben gerçekten bittim!

••

Babam yaklaşık iki saat sonra eve geri dönünce korku ile gözlerine baktım. Normal görünüyordu her şey.

"Kızım neden öyle bakıyorsun?" Babam şaşkınca soruyordu. Ne yani Duman Karayel söylemedi mi? Rahat bir nefes alıp bıraktım.

"Hiiç baba. Nasıldı iş görüşmen ?"

"Kötü be kızım."

"Niye babacım?" dedim telaşla.

"Sadri bey eşini kaybedince terk etmiş buraları." Sadri bey! Çok şükür.

"Anladım baba. Başka işler bakarsın sen de. Dünyanın sonu değil ya," deyip teselli ettim.

"Kızım işe üzülmedim ben. Sadri beye içim gitti. Karısını çok severdi o. Yıkılmıştır." Ah be babam, iyi kalpli babam.

"Üzülme baba, kaderinde bu yazılıymış ki bu olmuş." Bende ancak bu kadar teselli edebiliyordum işte. Ben daha kendi derdime çare bulamayan bir insanken başka birini teselli etmek oldukça zordu.

"Kadere karşı konulamaz kızım," dedi babam öğüt verir gibi. Başımı sallayıp onu onayladım.

"Kızım abini arayıp kaçta geleceğini sor yemek yiyeceğiz." Annemin sesi ile telefonumu bulup abimi aradım.

"Efendim Işık?"

"Abi kaçta geleceksin yemek yiyeceğiz?"

"Şimdi çıkıyorum abicim siz yiyin beni beklemeyin."

"Peki abi görüşürüz," deyip kapattım.

"Anne beni beklemeyin diyor," diye seslendim.

"Haydi sofraya o zaman."

   Yukarı çıkıp Güneşi çağırdım ve aşağı inip yemek masasına oturduk.  Birlikte yemek yemeye başladık. Güneş okul gününü anlatırken ben yemeğimi sessizce yiyordum.

"Gidelim mi abla?" Sesi ile kendime geldim ve başımı salladım.

"Ne dedin ablacım?"

"Öğretmenim, bir tiyatro gösterisine gidip düşüncelerimizi yazmamızı söyledi. Senin ile izlemeye gidelim mi?"

"Bu hafta sonu gideriz ablacım," deyince heyecan ile ellerini çırpıştırdı.

"Yaşasın."

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now