105. BÖLÜM

64.6K 2.4K 1.2K
                                    

BİR ÖNCEKİ BÖLÜMDE GÖRDÜĞÜM KADARIYLA OKUYUCULAR İKİYE AYRILMIŞ DURUMDA. ASLINA BAKARSAK BEKLEDİĞİM TAM DA BUYDU. AMA BAZI OKUYUCLARIM GEÇMİŞ BÖLÜMLERİ BİRAZ DAHA DİKKATLİ OKUDUĞU İÇİN PUSUDA BEKLİYOR. ŞU AN KİMİNİZ GECEDEN NEFRET EDERKEN KİMİNİZ DE IŞIK'A SİNİRLİSİNİZ. BAKALIM BU BÖLÜM SONUNDA KİM HANGİ TARAFTA OLACAK VE GECE'YE OLAN TAVIRLARI DEĞİŞECEK Mİ? YORUMLARINIZI MERAKLA BEKLİYORUM. KEYİFLİ OKUMALAR
❤️❤️❤️

••

Bazen hiçbir şey olmamış gibi gülümseyerek yaşamaya devam edersin. Biz buna pes etmek değil olgunlaşmak diyoruz.
-T.S Eliot

••

Ağaçlar. Uzun boylu ağaçlar.
Toprak kokusu. Ve o uğursuz kuş sesi. Mezarlık. Her şey o kadar yoğundu ki dengem sarsılmıştı. Bu uzun ağaçların çokluğu, toprağın o kazıldığında etrafa yaydığı koku, mezarlık kuşlarının susmak bilmeyen illet sesi. Başım dönüyordu. Tutunacak bir şeyler aradım. Yanımda, dua okunurken etrafa aylak aylak bakan Gece dışında. Her şey çok yavaş ilerliyordu. Yalçın'ın mezarı iki erkek tarafından kazıldı. Bir tanesi o gün evlerinde gördüğüm gençti. Ona fazlasıyla benzeyen. Diğeriyse Yalçın'ın en yakın arkadaşıymış. Mezar kazılırken herkes Gece'den bir yardım eli beklemişti ama o Yalçın'ın tabutuna bile omuz vermemişti. Buna elbette ki şaşırmıyorum. Can düşmanım dediğini biri için bunları yapmazdı. Bir daha can düşmanını göremeyecek olsa bile.

Yalçın'ın annesi o günden sonra daha güçlü gözüküyordu. Ama titreyen çenesinden anlıyordum kendini ağlamamak için zor tuttuğunu. Kızının koluna girmiş bir yanını ona yaslamıştı. Yalçın'ın kız kardeşi göz yaşlarına engel olamıyordu. Derin nefesler alıp acıyla bırakıyordu. Gözlerinin o koyu yeşilinin etrafı kırmızılara bürünmüştü. Duran Karayel de çökmüş görünüyordu. O kadar salmıştı ki kendini kravatını sonuna kadar gevşetmiş boş gözlerle bakıyordu tüm olanlara. Sanki bu olanlara inanmak istemiyormuş, tüm bunların bir rüya olduğunu duymak istiyormuş gibiydi. Ama her şey o kadar gerçekti ki... Ve bu gerçeklik benim çok canımı yakıyordu. Güçlü durmaya çalışıyordum ama beni durmadan yiyip bitiren bir yer vardı içimde. Birinin her şeyin bir rüya olduğunu fısıldaması için her şeyimi verirdim. Tabii Yalçın yine hayatımı mahvetmek isteyecekti. Ama vicdanımın ağırlığının altında kalamıyordum. Bu çok büyük bir yüktü. Bu yükü sırtında taşımayan anlayamazdı. İmkanı yoktu bunu yaşamayan birinin anlaması. Öylesine güçsüz hissediyordum ki... Kanatları kırılmış bir kuş, yüzgeçlerini yitirmiş bir balık, sol yanından vurulmuş bir insan misaliydim.

"Merhumun ruhuna
El-Fatiha."

Titrekçe ellerimi kaldırdım. Ellerim kanlıydı. Tırnaklarımın içine kadar kırmızı kanla doluydu. Başım döndü ve Gece belimden kavramasaydı yerle bir olacaktım. Zorlukla dik durmaya çalıştım. Halüsinasyonlar son birkaç gündür artmıştı. Geceleri su içmeye kalkamaz olmuştum. Gece'nin ayakta durmam için yardımcı olmasına müsade ettim. Çünkü bacaklarım da ellerim gibi titriyordu. Kendi ellerimle vurduğum adam için şimdi ellerimi kaldırmış dua okuyordum.

Dakikalar çok ağır işliyordu. Dua merasiminden sonra hoca Yalçın'ın ailesine bir kez daha baş sağlığı dileyip gitti.
Kalabalık yavaşça dağılmaya başladı. Yalnızca aile kalmıştı. Şimdi kendimi daha kötü hissediyordum. Kalabalıkta biraz gizlenmiş gibiydim. Şu an sanki Suzan hanım benim işlediğim günahı biliyordu. Keşke buraya gelmeseydim. Burada hiç bulunmasaydım kendimi daha da kötü hissetmeseydim.

"Işık. Çok ayakta kaldın kuzum. Siz eve gidin."

Buna hayır diyemezdim. Adımımı attığımda ayak bileğime bir ağrı girdi. Yüzümü buruşturdum. Toprak yoldan çıkıp taşlı yola girdik. Sessizdi. Ben de öyle. Konuşacak ne vardı ki? Ne bana söyleyecek bir şeyi vardı ne de benim ona söyleyecek. Güçlü olacağım diyorum ama şu sıralar mümkün değildi. Bu hadiseyi atlattıktan sonra her şeyin düzelmesini umuyorum. Çaresizce. Eskisi gibi olmayacaktı hiçbir şey. Sadece umuyorum. Ağır adımlarla arabaya kadar yürüdüm. Doğuma az bir zaman kalmıştı. Doğum yaklaştıkça ayrı bir strese daha giriyordum. Son iki gündür zaten büyük bir kasık ağrısı çekiyordum. Bu durumum bebeğimi de etkiliyordu. Bundan sonra onu düşünerek hareket etmeliydim. Olabildiğince az düşünecektim bunları. Aklımdan Yalçın Karayel'i çıkaracaktım. Öyle birini hiç tanımamış gibi yapacaktım. Bunu yapmak zorundayım çünkü ömrüm boyunca bu yükle yaşayamayacak kadar güçsüzüm.

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin