34. BÖLÜM

119K 3K 550
                                    

Keyifli okumalar. Satır arası yorumlar!

••

Mükemmel aşk, insanın kendisini mutsuz edecek kişiyi sevmesidir. 
-Kierkegaard

••
Mecburiyet nedir? Bundan tam 10 ay önce içinde bulunduğum durum. O gün mecbur kalıp tefeciye gitmiştim. Ben sadece derdime çare ararken aynı zamanda hiç tatmadığım o duyguyu bulmuş oldum. Aşk. Ben aşık oldum. Daha sonra yaşanmışlıklar bizi tükketi. Biz artık aşkı unuttuk. Ben mecbur kalıp evime dönünce Gece soluğu başka kadınların yanında aldı. Şimdi ise yine bir mecburiyet içindeydim. Onunla evlenmek zorundaydım. Aileme her şeyi anlatırsa biterdim. Mahvolurdum. Dayak yemeyi göze alırım ama küçük düşmeyi asla! Ailemin gözünde kötü pozisyona düşmek istemiyordum. Gece beni tehdit edebilecek kadar aşağılık biriydi. Beni tehdit ederek elde edebileceğini sanıyordu. Lakin yanılıyordu. Bana tanıdığı iki gün bitmiş, bugün kararımı söylemek zorundaydım. Her ne kadar istemesem de mecburdum işte. Lanet olsun ki 10 ay önceki gibi mecburdum. Kampüsten çıkıp Gecenin evinin yolundan geçen bir dolmuşa bindim. Konuşup kararımı söyleyecektim. O da abime söyleyecekti. Abim bir anlam vermeyecekti. Sonuçta ona yalvarmıştım iki gün önce. Daha sonra Gece beni tehdit edince kararım değişmişti. Abim mutlu olacaktı biliyorum. Babam da öyle. Annem de olurdu eminim. Herkes bu karar karşısında mutlu olacaktı. Ben ise hep içten içe üzgün olacaktım. Belki de aylar sonra evlensek de başka kadınlara gidecekti. Belki evimize de kadın getirecekti. Ya da geceleri eve gelmeyecekti. Her gece başka kadınlarla...En çok da bu koyardı bana. Yine düşüne düşüne bir yolu daha aşındırdım. Dolmuştan inip Gece'nin evinin arka kapısına gidip zili çaldım. Az sonra otomatik kapı açıldı ve içeri girdim. Evin kapısı açıktı. Kapıdan direkt geçip uzun zamandır girmediğim eve girdim. Her şey aynıydı. Her şey yerli yerindeydi. Salona geçip etrafa bakındım. Nerede?

"Gece," diye seslendim. Az sonra merdivenlerden beline sarılı havlu ile inen Geceyi görünce afalladım. O banyodaysa bana kapıyı kim açtı?

"Fatma teyze sen çıkabilirsin." Gece mutfağa doğru seslenmişti. Mutfaktan çıkan yaşlı kadın ile kapıyı açanın kim olduğunu anlamış oldum. Diğer kadın neredeydi?

Belki de işten ayrılmıştır.

"Haçan uşağum sen pu haflu ile niçun aşağu ineysun. Hasta olacağusun," dedi farklı bir konuşma ile. Karadeniz ağzı vardı bu kadında. Ayrıca hasta olacaksın diyeceğine karşında bir kız var yarı çıplak ne işin var senin burada demeliydi.

"Bir şeycik olmaz bana Fatma teyze sen merak etme," dedi böbürlene böbürlene. Ego yığını!

"Eyu uşağum sen öyle diyursen öyle olsun. Ben çıkayrum," deyip gözden kayboldu. Başım yere eğikti. Yarı çıplak bir vaziyette karşımdaydı ve bakmamalıydım.

"Güzelim, doğru yolu buldun mu sonunda?" diye sordu alayla.

"Ben kabul ediyorum," dedim sesim titrerken.

"Mecburen," diye de ekledim.

"Biliyordum. Hemen hazırlıklara başlayalım. Bir an önce sadece bana ait olmanı istiyorum. Her şeyinle," deyince tiksinti ile başımı kaldırdım.

"Her şey bu mu yani? Bana sahip olmak mı? Ol! Hadi olsana! Ol da peşimi bırak!" diye bağırdım. Madem istediği buydu. Olsun öyleyse. Yanıma gelip beni bileğimden çekerek yukarı çekiştirmeye başladı. Odasına girince beni yatağa fırlatıp üzerime çıktı. O buydu işte! Aşağılık herifin teki. Elleri sol göğsümü buldu ve elini sol göğsüme bastırdı.

"Ben bunu istiyorum, sadece bunu. Bedenin için değil. Kalbin için. Kalbim için istiyorum seni. İnan Işık inan bana, seni sadece bedenin için isteseydim çoktan altıma alırdım," deyip üzerimden kalktı. Dolabından birkaç parça eşya çıkarıp banyoya girdi. Az sonra üzerini giymiş vaziyette çıktı.

GECENİN IŞIĞIOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz