12. BÖLÜM

176K 4.3K 1K
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

••

Yaklaşık 4 aydır Gece'nin evindeyiz. Yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızdaydı. Güneş mutluydu. Ben de öyle. Son günlerde Gecede bir durgunluk vardı. Güneş'e karşı bile mesafeliydi sanki. Ya da bana öyle geliyordu. Bir anda uzaklaşmasına sebep olan şey ne olabilirdi ki? Beni artık beğenmiyor olabilir ya da ona olan hislerimi itiraf etmemi istiyor. Gündüzleri evde tıkılıp kalmaktan sıkılmıştım. Bu gün de öyle olmuştu. Akşama kadar evde tek başıma oturmuştum. Ha bir de yemek yapmıştım. Güneş de okuldan gelince ödevlerine yardım etmiştim. Sonra da Gece gelmişti zaten. Bu aralar sürekli geç geliyordu. Gelince de direk uyuyordu. Sabah daha ben uyanmadan gidiyordu. Neler olduğunu konusunda en ufak bir fikrim bile yok. Sormaya da cesaret edemiyorum. Sorarsam ve beni terslerse kırılırdım. Bile bile kendimi kırmak istemiyorum. Yatakta uzanmış Gece'nin kitaplarından birini okuyordum. Boş Koltuk.
Yabancı bir yazarın romanıydı. Hoşuma gitmişti. Odanın kapısı açılıp Gece içeri girdi. Yatağı es geçip dolabına doğru ilerledi. Dolaptan siyah bir gömlek ve pantolon çıkardı. Üzerindeki eşofmanları çıkarıp onları giymeye başladı. Gecenin bu saatinde nereye gidecek ki? Dolabının aynasından saçlarını düzeltti.

"Ben bu gece gelmem. Bekleme beni," deyip kapıya yürüdü. O çıkmadan yetiştim ve kolundan tuttum.

"Nereye?" dedim korkarak. Alacağım cevaptan delice korkuyordum ama sordum. Yoksa uyuyamazdım.

"İşim var," diye geçiştirdi beni.

"Tülay'ın yanına mı gidiyorsun yoksa?" dedim şüpheyle. Ama emindim de bir yandan. Ne de olsa en kısa zamanda tekrar görüşmek istediğini söylemişti. Böyle süslenip püslendiğine göre onun yanına gidiyordu.

"O da nerden çıktı?" deyip kaşlarını çattı.

"Bilmem. En kısa zamanda seninle görüşmek istiyormuş ya ondan öyle dedim."

Kolundaki elimi nazikçe çekti. Elimi koluna koyduğumu fark etmemiştim bile. Sanki onu durdurabilecekmişim gibi kolunu tutmuşum bir de.

"Gece gece beni sinirlendirme de uyu. Yoksa elimde kalacaksın," diye beni tehdit etti.

"Tamam elinde kalayım kabul ediyorum. Ama gitme."

Neden bilmiyorum ama gitmesini istemiyorum. Ben onun için bir şeyler hissederken başka kadınlara giderse yıkılırdım. Düşüncesi bile acı veriyordu.

"Kızım sen iyi misin? Kafan yerinde mi? Yat zıbar işim gücüm var," dedi öfkeyle. Tebrikler bana. Yine onu sinirlendirmiştim. Gerçi bunun için ekstra bir çabaya gerek yoktu. Bu adam hep sinirli.

"Bu saatte ne işin olabilir ki? Kızların yanına gidiyorsun değil mi?" Sabır diledi kendi kendine.

"Bak benim sabrımı zorlama. Yat zıbar diyorum sana!"

Bağırması ile gözlerim sulandı. Karşısında bir çocuk gibi ağlamak istemiyorum ama göz yaşlarım da durdan anlamıyor.

"Işık bak tatlı dille söylüyorum. Yat güzelim," dedi sakin bir sesle. Ondan asla beklemediğim bir tavırdı bu.

"Kızların yanına mı gideceksin," dedim tekrar kısık bir sesle.

"Neden merak ediyorsun?"

"Bilmiyorum. Söyle lütfen kızlara mı gidiyorsun?" Duyacağım cevaptan ölesiye korkuyordum.

"Evet," dedi sakin bir ses tonu ile. Oysa cevabı beni yıkmıştı.

"Neden?" diye sordum titrek sesimle.

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin