113. BÖLÜM

66.6K 3.2K 2.4K
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

••

Sonra gülüşün geldi aklıma ve içimden dedim ki, yine gelsen yine severim seni.
-Cemal Süreya

••

Evlilik gerçekten de kutsal bir şeydi. İster inanın ister inanmayın böyleydi. Evlilik kolay görünen zor bir süreçti. Uzun yıllar süren evliliklerin formülü ise bana göre birbirini tolere edebilmekti. Eskilerde durum farklıydı işte. Günümüzde ayrılmak, evliliği bitirmek çok kolaydı. Ama önceleri böyle değildi bu. Çiftler birbirini tolere eder ve hep şans verirdi. Klişe olacak ama kırılan bir vazoyu çöpe atmak yerine onarmayı tercih ederlerdi. Bizim vazo kırılalı çok olmuştu. Vazonun parçaları da bütün hücrelerime kadar batmıştı. En çok da kalbime. O vazoyu çöpe atmak istemiştim. Tüm kırıklarıyla beraber... Ama bunu yapmamıştım. Belki de... yapamamıştım. Kimin ne düşüneceği umurumda bile değildi. Ben kocamı seviyordum. Evet onu gerçekten de seviyorum. Evet benden çok büyük bir sırrı gizledi. Birkaç konuda da birbirimizi yanlış anladık. Konuşarak, anlaşarak biraz da evlilik terapistinin yardımıyla bu sırrın üstesinden gelebildik. Gelebildik gelmesine de aklımı kurcalayan binlerce sorunun nasıl gelecektik üstesinden? Yahu bu nasıl bir oyundu ki böyle profesyonel? Kocamın ilk aşkıydım. Bunu öğrenmiş olmak çok güzeldi. Onu hatırlamıyor olsam da. Hafızam hiçbir zaman iyi olmamıştı. Onu hatırlamamama şaşmamak gerek. Hâlâ daha inanamıyordum. Bu kadar zaman nasıl gizleyebilmişti bunu? Hiçbir pot da kırmamıştı. Bazen ben o gözlerindeki tanıdık ifadeyi anımsar gibi oluyordum. Ama sonra saçmalama Işık diyordum. Gece Karayel'i nereden anımsayacaksın ki sen? Gel gör ki şimdi Gece Karayel yanımda horul horul uyuyor. Evet horluyordu. Ama bunu asla ve asla kabul de etmiyordu. Bu gece bunu kanıtlayacaktım. Baş ucu lambamızı açtım. Etraf loş bir şekilde aydınlandı. Telefonumu alıp kamerayı açtım. Video moduna aldığımda her şey tamamdı. Gece horul horul horluyor ben de bu anları kaydediyordum saniye saniye. Şimdi sıkıysa inkar etsin. Yarım dakika yeterliydi bence. Telefonu kapatıp tekrar yastığa koydum başımı. Ama uykum kaçtı ya bir kere. Asla gelmezdi. Geçenlerde internette gördüğüm yazıyı hatırladım. Uykuya dalabilmek için hızlı hızlı gözlerimizi kırpıştırmamız gerektiği yazıyordu. Bunu birkaç dakika tekrarlamamız gerekiyordu. Bu taktiği denemeliydim. Gözlerimi hızla kırpıştırmaya başladım. Saniyesinde göz kapaklarım aşağı inmeye başladı. Ah, bu kadar kısa mıydı yani? Dünyanın yükü göz kapaklarımın üstündeydi sanki. Daha fazla dayanamadım yükü indirdim.

••

Nasıl uyumuşsam artık uyanmam zor olmuş. Saat yine öğlen olmuştu. Gece çoktan kalkmıştı. Ben de yataktan kalktım sarsak bir şekilde. Dengemi kaybettim bir anlığına. Yatak başlığına son anda tutunmasam yere kapaklanabilirdim. Son günlerde daha bir fazla yaşar oldum bu denge problemini. Üstüne yine o baskı eklenmişti. Kasıklarımdan başlıyordu. Sanki bebeğim aşağı düşüyormuş gibi hissediyordum. Figen'in dediğini hatırladım. Yatağa uzandım yavaşça. Baskı azalır gibi oluyordu ama asla kesilmiyordu. Bu durumda havuza girmemi söylemişti. Geçen sefer iyi gelmişti. Baskıyı bir an için unutup giyinme odamdan bikinimi aldım. Üstüme giyerken yatağa oturmuştum. Bikinimin üstüne ince tül yeleğimi de giyip odadan çıktım. Yavaş adımlarla merdiveni yarıladım. Trabzanlara sıkı sıkıya tutunuyordum. Yok anam hamilelik çok zordu. Uzun bir zaman düşünemeyecektim sanırım. Nihayet merdivenler bitmişti. Etrafa bakındım. Gece görünürde yoktu. Mutfaktan lezzetli kokular geliyordu. Mutfağa hiç uğramadan bahçeye çıktım. İşte Gece buradaydı. İnci'nin köpeği ile oynuyordu. İnci Melek annelerde yaşamaya başlayalı hiç sormamıştı köpeğini. Köpekler sadık hayvanlardır. Sahibini arıyordu tabii o da. Ama İnci onu unutmuştu bile. Çocuk işte.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now