59. BÖLÜM

142K 2.5K 1.2K
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR
(MULTİDE; IŞIĞIN YENİ SAÇLARI)

••

Hak birilerinin size vereceği bir şey değil, hiç kimsenin sizden alamadığı bir şeydir.
-Ramsey Clark

••

Her olayda bir kopuş noktası vardı. Ama iyi ama kötü. Koptuk sandım. Bitti ve beni sevmiyor... Bunun bu kadar çabuk olamayacağını hiç düşünmedim. Elbette ki Gece beni o kadar kolay terk edemezdi. İzin vermezdim ki hem. Dün gecenin ardından yine yanımdaydı. Olması gereken yerde. Dirseğini yatağa dayamış gözlerini benden ayırmıyordu. Bir an için beni çok korkutmuştu. Eski Geceyi görünce şu an ne kadar değiştiğini daha iyi anlamış oldum. Beni affetmişti. Kırgın olmasını istemiyordum. Ve emin olmam gerekiyordu.

"İyiyiz değil mi?" diye sordum göz temasını kaybetmeden. Başını aşağı yukarı salladı. "Evet," diye fısıldadı. Sesim kısılmıştı benim de. Ağlamaktan...

"Beni hâlâ seviyorsun değil mi?" Ağzından o iki kelimeyi duymaya çok ihtiyacım vardı.

"Senden o kadar çabuk kopabileceğimi nasıl düşündün ki?" diye sordu hayretle. Dün beni odada bırakıp gidince korkmuştum. Ne olursa olsun bir karı koca asla yatakları ayırmamalıydı. 

"Düşündüm işte. Neler düşünmedim ki?" Beni terk edeceğini, boşanacağımızı, ondan aldığım paranın hesabını soracağını... Aman Tanrım! O kadar çok şey düşünmüştüm ki. Hepsi saçma sapandı. Kocam yanımda işte. Yatağımızdaydı.

"Sana kavuşmak bu kadar zor olmuşken ayrılmak da neyin nesi?" Beni göğsüne iyice çekti. Kulağımın altında atan kalbi düzensiz ve hızlıydı.

"Beni hiç bırakma tamam mı?" dediğimde kalbi daha da hızlandı.

"Bırakmam. Bırakamam."

••

Nihayet iftar saati gelince karnımdaki guruldamalar dindi. Çok fazla yiyordum ve sahurda hiçbir şey yiyemiyordum. İftar ve sahur arasındaki zaman dilimi az olduğu için yakamıyordum da.
  Gecenin elini bacağımda hissedince panikle annemlere baktım. İştahla yemekleri götürüyorlardı.

"Sen merak etme karıcım. Birlikte yakarız yediklerini," deyip göz kırptı. Ona gözlerimi kısıp ters bir bakış attım. Sofrada yapmak zorunda mı bunu? Beklenti hissi ile karnım karıncalandı.

"Ellerinize sağlık," dedi babam sandalyesinde geriye yaslanarak.

"Afiyet olsun."

Gece de yemekleri afiyetle yiyip bitirmişti. Beni affettiği için çok mutluydum. Çünkü onsuz bir an bile düşünemiyordum. Beni kendine öyle çok alıştırdı ki o olmasa ne yapacağımı bilmiyordum.

  Herkes yemeğini yedikten sonra annem ile sofrayı topladık. Babam işe gitmişti ve Güneş ile Gece her zaman olduğu gibi televizyon karşısındaydı. Her gün ortalığı annem ile toplamaktan sıkılmıştım. İş yapmayı sevmiyorum. Annem ise bir kere olsun isyan etmiyordu. Her gün yaptığı işlerden bıkmıyordu. Ona şaşırıyordum ve bu özelliğine hayrandım. Annem yine mutfağı temizlerken ben içeri geçmiştim. Güneş ve Gece bir filme odaklanmış izliyorlardı. Güneş Gece'nin omzuna kafasını koymuş ayaklarını da orta sehpasına uzatmıştı. Gece de aynı şekilde ayaklarını uzatmıştı. Ben de boşta kalan omzuna yatırdım kafamı. Ayaklarımı popomun altına yerleştirdim. Gece kafasını benimkinin üstüne bastırdı.

"Meleklerim benim," deyip önce Güneş'in sonra benim kafama uzun bir öpücük kondurdu. Yüzümde istemsizce bir tebessüm belirmişti. Kollarımı beline doladım. Güneşten bir farkım yoktu şu an. Çocuk gibiydim ama onu sevdiğimi ne kadar çok sevdiğimi her an hissetsin istiyordum. Kolunu omzuma attı. Güneş gözlerini televizyondan ayırıp bize baktı ve hınzır bir bakış attıktan sonra televizyona döndü.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now