- Belki de -

3.2K 155 53
                                    

Yine bıraktım bugün de tat almayı,
Ölen hücrelerim miydi yoksa fikirlerim mi?
Öğrenemedim bugün de.
Toplu mezar kazıp defnettim topunu sessizce.
Ağlayanı, sızlayanı pek çıkmaz diye, oturup başına yas tuttum bir iki salise.
Sonra bende bıraktım, derin karanlığın soğuk kucağında hepsini kahpece.

Yine tiksindim insanlıktan bugün de, güneş tamda tepemde ışık saçıyorken hem de.
Kendimce bahaneler karaladım zihnimde, 
Sıcaktandır dedim kendime, suçladım acımasızca güneşi tepemde, bakmadım ne boyutuma ne de cüsseme.
Tek dava, iki celsede adalet kırıntılarından kurma mecliste af çıktı güneşe, olur olmaz tüm suçlardan beraat etti de döndü yine tepedeki yerine.
Özgürlüğüne koştu haykırarak süslü, güzel ve sahte kokuların arasından.

Bugün de kimse alamadı yine, ne küflenmiş fikirlerin ne çürümüş zihinlerin ne de eriyip bitmiş insanlığın kokusunu.
İçlerinin dumanını dışlarının buharı sakladığındandır belki de.
Çift değil, tek çizgi insanlıkları ütü masalarından çıkmaydı da, neden darmadağınık kalmıştı içleri, söyleyen çıkmadı yine.
Özünü unuttuklarından mıydı yoksa iç-dış çatışmasına dalmış ön yargılardan mıydı ihmalkarlıkları.
Soruların cevapları yok bugünde.
Aya sorarız belki o bilir diye saymalı saat, dakika, saniye geriye.

Sağırım yine bugünde, masumların çığlıklarına, acı çeken insanların yakarışlarına, kendi zihnimin ölüm çanlarına...
Belki de en önemlisi bir bebeğin ağlayışına.
Oda susar ya bir kaç yıla, sonra oda tıkar benim gibi kulaklarını masumluğun haykırışına.

Zifirinin dibi yine ortalık, göz gözü görmeyen cinsten hani.
Oysaki yeterdi birinin gözlerinin bakışı, diğerinin pencerelerindeki tülü havalandırmaya.
Kim bilir belki de içlerindeki anlamları çalan olur diye, her gün güçlendirdiği parmaklıklarını delerdi de yatıya bile kalırdı habersizce.
Öksüz kaldı bugün de bakışlar, sahipsiz bedenleri karanlık köşelerde üç kuruşa harcandı da dayanamadı yaşamaya.
Kesemedi belki bileklerini soyutluktan, olsun oydu onlarda kendini en olurundan.

Anlaşılan bugünde körüm. 
Belki de unuttu göz kapaklarım açılmayı,
Parmaklıklara birde kepenkler ekledi ya da sessizce,
Alıştılar onlarda benim gibi siyaha hapsolmaya belki de, misafirperverliklerini kaybedişlerinden değildi ya neyse.

Bugün de sağır kulaklarım, işitmediğimden dökülmez kelimelerde çatlak dudaklarımdan.
Susuzluktan değil de kimsesizliktendir belki de çatlaklarım.
Bir kaşık suya muhtaçlığındandır belki de kuraklıkları,
Bulamadım bugün de nedenini.
Sızısı kaldı kelimelerin, ağır anlamlar taşıdı cılız kesiklerim,
Umursamak için neden aradı da bulamadı nokta, virgül, ünlemden bağımsız tümcelerim.
Uğruna kanayacak anlamlar aradılar da, hiçlikle heplik arasına sıkışıp can veriverdi telaşları.
Varsın sızlasın sonuna kadar dudaklarım, o hatırlatır belki de imla kurallarını kalemime.

Yine hissizim bugünde,
İçimde kuruyup ufalanan duyguların hışırtısına sağır olmuştur belki de kulaklarım, kurumuşluğun kekremsi tadını almamak için intihar etmiştir duyularım.
Renklerini kaybedişine şahit yazılmamak için kör olmuştur belki de gözlerim.
Çığlık atmayayım diye ağzımı bağlamak yerine, sesimi bağlayıp lal etmiştir belki de dudaklarım kendini.

Belki de
Belki de
Belki de...

Çok fazla Belki'm vardır benim belki de.
Gün gün, satır satır, fikir fikir topladığım belkiler onlar sadece.

Kara KalemWhere stories live. Discover now