Bayım, bugünde yoksunuz.
Kırık tahta bankın tek tarafı boş yine.
Martılar her zamanki gibi yine gökte lakin; sevinçli değil de hüzünlü sesleri.
Yalnızlığımı, sizsizliğimi anlar gibi.
Güneş de sanki küskün güne.
Kara bulutları doldurmuş ciğerlerine.
Belli küsmüş güne yine geceye sevdalı diye.Bayım, yine dağıldı saçlarım.
Lakin çatılmasın kaşlarınız, rüzgar okşadı her telini diye.
Merak etmeyin bayım,
Rıhtımda eşlik etse de rüzgar yalnızlığıma;
Sesinizin sıcaklığına hasretim ben yine de.Hayır, bayım üşümüyorum.
Bakın sizin paltonuz üstümde!
Sadece kimsesizlik işliyor benliğime.
Ondan titriyorum sanırsam...
Kollarınızın yoksunluğundan değil elbette.Bayım yine başım düşüyor.
Gözlerim uykusuzluktan kızarmış, yine özledi sanırsam;
Saçlarımdaki beyazlar, gri paltonuzun yıpranmış dokusunu.
Daha dik durmalıyım bugünlerde.
Söz verdim bayım size.Bayım saat 5.30!
O kıyıya sevdalı gemi yine göz kırptı bugünde deniz fenerine.
Yüzünüzdeki gülüş eksik günümde.
Geceye sevdalı günüm ben yine bugünde.Hayır, bayım ağlamıyorum.
Kirpiğim kaçtı gözüme.
Gerçi parmak izleriniz de yok yüzüm de yine.
Özledim bayım...
Özledim sizi bugün de.
YOU ARE READING
Kara Kalem
Poetryİçimdeki paslı parmaklıklardan firar etti bugün kelimeler. Kirli havayla bayram etti körpe ciğerleri, mavi göğe yenik düştü düşleri. Bereli parmaklarıyla, kırık kalemleri vardı bir tek. Yazdıkları asla silinmedi. Sonra kara kalemini çıkarttı içimdek...