Sen yokken ne hazanlar vurdu
Yüreğimin sol yanına
Ak saçlı bir ihtiyarın yanaklarından aktı eylül yağmurları
Sonbahar,
Bir çocuk özleminde yaydı, yaprak yaprak saçlarını
Kollarını doladı, ağlarken dizlerime...
Sensizlik,
Gözlerimin semasında batık bir gemi
Denizi deşen bir yara
Kederli bir kesik
Mavi mavi...
Sıcak sarıyı öpen dudaklarınla birlik olup
Girdi zamanın koynuna;
Akreple yelkovanın kollarında.Ciğerlerim de yoksun bir erguvan...
Ayaklarım sana çıkmayan yollarda bitap
Biraz kırgın,
Çokça yorucu seni özlemek
Üstüm başım bir yalnızlık haline gebe
Biraz da,
Kirletti galiba yokluğun beni...
Saçlarım ıslak,
Delik ceplerimde kaçak bir hüzün
Akıyor cadde cadde...
Omuzlarımda bu şehir kadar eski
Kaba mı kaba bir palto!
Sokul bana utanma
Genzimde güz,
Koynumda hüzün...Bir ekim gecesi gibi sessizce
Üç beş parça "sen" bırak soğuk geceye
Gaz lambasında iki kelam gözlerin
Kirpiklerin kağıttaki mürekkep
Fırtına öncesi koşturan başı buyruk
Bir rüzgarın eseri
Sabırsız saatlerin, uzun bekleyişlerin yatağına girdiği
Edepsiz, ayıpsız bu şiirler...Ellerimde sonbahar,
Ceplerim de kovalamaca oynayan bir hüzün,
Sen yanıklarımı söndürmeye yetmedi bu yağmurlar...
YOU ARE READING
Kara Kalem
Poetryİçimdeki paslı parmaklıklardan firar etti bugün kelimeler. Kirli havayla bayram etti körpe ciğerleri, mavi göğe yenik düştü düşleri. Bereli parmaklarıyla, kırık kalemleri vardı bir tek. Yazdıkları asla silinmedi. Sonra kara kalemini çıkarttı içimdek...