- Keşke Mavi Bir Çarşafa Dolayıp Doğursaydı Annem Beni -

285 30 77
                                    

Keşke mavi bir çarşafa dolayıp
Doğursaydı annem beni
Yetim iskelenin, eğik başını okşar
Al paslı tenine methiyeler düzerdim.
Patlak lambalı, kara gözleriyle bakarken bana
Sorardım!
Kaç bağrı yanık, sevda sarhoşu geçti
Gıcırdayan göğsünden tut da
Dalgaların vurduğu dizlerinden,
Dibe saplanan ayaklarının öpüştüğü yere kadar
Kaç kara sevda uyutursun koynunda?

Sonra, bir martıya eşlik ederdim
Simit kokulu avuçların, hafif şiş gözlü suratlarında
Nezle olmuş bir bulutun gözyaşlarını silerdim itinayla
Ağlarken üstüme, akın akın koca şehir
Bir gemi bacasından salardım nasihatlarımı
Hafif düdük sesleriyle...

Sahi şu kıyıya vuran emektar tekneler
Kaç yılda eskiye çıkardı?
Eli balık, yüreği baba kokan
Nasırlı mı nasırlı bir devinim
Değil miydi ekmek parası?

Aman yahu her neyse...

Pötikare duvaklı sofralarda
Karabiber şişesiyle sohbet eder
Kül tablalarıyla iddiaya girip
Dama oynardık, ekmek kırıntılarıyla
Kazanan,
Sahipsiz bir kedinin kulaklarını kaşır
Kaybeden,
Serpilen yem ovalarında uzanırdı
Güvercinlerle boylu boyunca

Ya da
Şu kuytudaki çifte aşık büfede
Tereyağlı bir bıçak oluverirdim!
Sabah koşturmacasında,
Gelenlerin kursağından geçen
Çift kaşarlı ucuz tostlarda.
Sıcak çayla flört ederdim
Üfleyerek içilen yudumlarda.

Keşke mavi bir çarşafa dolayıp
Doğursaydı annem beni
İnan ki pazartesi sabahlarını bile severdim!
Bu aceleci adımların hüküm sürdüğü, insan deryasında
Bir bilsen,
Ben maviyi nasıl da özlerdim...

Kara KalemWhere stories live. Discover now