Öyle çok, öyle çok'la başlayan bir romanın
İflah olmaz bir aşık edası var bugün üzerimde
Yakaları kalkmış, koyu bir gecenin siperinde
Kurak bir sokak lambası edasıyla
Bekliyorum...
Konuşmayı unutmuş, korkak bir çocuk var dizlerimde
Kar tanelerini yakalamaya çalışırken dili
Vedalardan yanan dudaklarını sürüyor
Senin izlerinden,
Ayakta kalma hissizliğime...
Gelse'lere müptela bir avuç hırpani kelime,
Kaba dayılık taslıyor
Beyazın ayazına direnen, sükunet grisi gözlerinde
Bir çocuk oyunu ağlamak!
Kaybettiğim...Güneş, sabahlardan alacaklı bir kaçık gibi
Binerken tepeme
Bir deli rüzgar, sen kokan...
Uçuşmayan saçlarımdan sokulup fısıldıyor kulağıma
Öyle çok, öyle çok...
...Uykusuz, yorgun, hasta, kırgın, durgun...
Eli maşalı bir oyun bu!
Neyi koysam yerine can yakıyor,
Seni koysam, beni benden alıyor.Ah, bir bilse!
Benim perdelerim, güneşliklere prangalı bir geceden
Kalma ellerimde
Öyle çok, öyle çok...
Anladın işte.
YOU ARE READING
Kara Kalem
Poetryİçimdeki paslı parmaklıklardan firar etti bugün kelimeler. Kirli havayla bayram etti körpe ciğerleri, mavi göğe yenik düştü düşleri. Bereli parmaklarıyla, kırık kalemleri vardı bir tek. Yazdıkları asla silinmedi. Sonra kara kalemini çıkarttı içimdek...