Hayat çelme üstüne çelme takarken, kapaklanıyor bedenim sonunda ıslak kaldırımlara.
Üstüme atlıyor karanlık köşelerde pusu bekleyen bütün başarısızlıklar.
Nefesimi kesip, kahkalarının arasında sesleriyle beni boğuyorlar.Bir Allah'ın kuluda dönüp bakmıyor hani.
Islak kaldırımlar...
Gök yine deşilmiş de içindeki fazlalığı çığlık ata ata kusuyor yer yüzüne.
Ondan ıslak, yüzümün kalıbına meraklı heykeltıraşlar misali olan dizili taşlar.
Ondan kaçmış insanlar, ondan duyan, gören, bilen yok yine beni.
Üç maymunlar her tarafta hani.
Gökyüzüne saygımdan yanaklarımdan şerit şerit boşalan duygular,
Kadehine şerefe deyişim, kaderine kahpelikle içişim.Islak ya kaldırımlar, sende aç o üç dört parça demirden oluşan kumaşla kaynaşmış kalkanını. Islanmaktan ödü kopan sürüye katıl da, irkilişinin acısıyla koşarak uzaklaş.
Hissetme gökyüzünün dramını, kaldırımların yalnızlığını.Boğuluyorum galiba...
Yüzümde yoldaş, göğsümde kardeş fikirlerle,
Birde bedenimi hapseden başarısızlık silsilesiyle.Hadi can verelim bu gece!
Hazır kaldırımlarda ıslakken hani.
Nefesin daralıp, duyguların patlarken içinde,Gök gürültüleriyle, şimşekler eşlik etsin ölümüne.
Bir çaba kırıntısını daha göm bu gece.
YOU ARE READING
Kara Kalem
Poetryİçimdeki paslı parmaklıklardan firar etti bugün kelimeler. Kirli havayla bayram etti körpe ciğerleri, mavi göğe yenik düştü düşleri. Bereli parmaklarıyla, kırık kalemleri vardı bir tek. Yazdıkları asla silinmedi. Sonra kara kalemini çıkarttı içimdek...