Sen, kalamazsın kadın buralarda.
Gururun el vermez ki kalmaya.
Çekip gidersin çarpılmış kapıların, dökülmüş anıların ardına.
Giderken; asaletini giyer, güzelliğini dolarsın boynuna.
Portakal çiçeği kokun bir de acı kırmızı rujun eşlik eder, dimdik duruşuna.Sen, yaralarını saramazsın kadın acılarla.
Saklarsın her birini; kapanmaktan bir haber, dikiş tutmayan yamalarla.
Gülüşüne gizlersin hep; tam da gamzeli olan sol yanağına.
Her kıvrılışında o öpülesi çukura;
Bir parça daha gömersin, akmayan göz yaşlarınla.Sen, geceleri sevemezsin kadın ucu sönmeyen sigaranla.
Yastığına gizlersin haykırışlarını.
Yorganınla örtersin hıçkırıklarını.
Sabaha karşı saklarsın birde hep;
Bıçak sırtı rüyalarının dibine, ustura ağzı şiir kokan yaralarını.Sen kadın!
Sen, yağmurları hep severdin.
Ondan belki de...
Artık gidişi her toprak kokusunda özlenensin...
YOU ARE READING
Kara Kalem
Poetryİçimdeki paslı parmaklıklardan firar etti bugün kelimeler. Kirli havayla bayram etti körpe ciğerleri, mavi göğe yenik düştü düşleri. Bereli parmaklarıyla, kırık kalemleri vardı bir tek. Yazdıkları asla silinmedi. Sonra kara kalemini çıkarttı içimdek...